Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Siyasi parti liderleri milletvekili adaylarını belirlemek için kapandılar. Aday adayları ise heyecan içinde. Ankara’da siyasi parti merkezleri dolup taşıyor. Milletvekilleri dahil aday adayları liderlerle temas kurabilmenin peşinde. Bir göz temasından bile medet umuluyor.
Bu tablo, demokrasimizin ciddi sorunlarından biri. Adayların liderler tarafından belirlenmesi, siyaset yapma biçimini de parlamentonun ve hükümetin çalışma biçimini de belirliyor.

Lider için
Bu sistem, milletvekillerini de parti yöneticilerini de partilileri de vatandaş için çalışmaktan çok lider için çalışmaya sevk ediyor. Yeniden seçilmenin yolu seçmeni, vatandaşı değil lideri memnun etmekten geçiyor.
Bunun demokratik bir sistem olmadığını söylemeye gerek yok. Ülkemizde demokrasinin kökleşmesi için önce parti içi demokrasinin yerleşmesi gerekiyor. Milletvekillerinin lideri değil, milleti temsil etmeleri, ancak böyle mümkün olur. Bu gerçekleşmedikçe seçilmişler değil, atanmışlardan söz etmek daha gerçekçidir.

1980 öncesi
1980 öncesi partiler daha demokratik bir işleyişe sahipti. Ön seçim yaygın bir uygulamaydı. Adayları parti delegeleri önseçimle belirlerdi. Milletvekili aday listeleri düzenlenirken tabanın tercihleri esas alınırdı.
Eski sistemde milletvekili adaylarının nitelikleri de önemliydi. Taban desteği olan, belirli bir kitleyi, meslek grubunu, sınıfı, demokratik kitle örgütlerini temsil edenler parlamentoya girer ve demokrasilerde olması gerektiği gibi temsil ettikleri sosyal grubun haklarını savunmak ve geliştirmek, bütçeden onlar için daha fazla pay alabilmek, bölgelerine daha fazla yatırım götürebilmek için çaba gösterirlerdi.
Oysa 1980 sonrasında önseçim tarihe karıştı. Adayları liderler belirlemeye başladı. Her ne kadar çeşitli yöntemlerle tabanın eğilimini dikkate alarak adayların belirlendiği söylense de nihai kararı liderler veriyor. Bu sistem içinde seçilenler de parlamentoda hatta hükümette liderin sözünden dışarı çıkamıyorlar. Çıkanlar ise bir daha aday gösterilme şansını kaybediyor. Bu durum, lideri aşırı güçlendiriyor ve partide tek adam yönetimine yol açıyor.

CHP’nin girişimi
Önseçim sisteminin ne kadar rahatlatıcı bir yöntem olduğu CHP’nin 29 ilde yaptığı önseçimlerde bir kez daha görüldü. CHP tabanı, önseçimle aday listesini yaptı. Sonuca göre listeye giremeyen veya alt sırasında kalanların itirazları gerekçesiz kaldı. Keza bu yöntemle liste belirlenen yerlerde lider de baskıdan kurtulmuş oldu. CHP önseçim konusunda önemli bir adım attı.

Kontenjan hakkı
1980 öncesinde özellikle CHP yaygın biçimde önseçim yöntemini kullanırdı. Zaman zaman diğer partiler de önseçim yaparlardı. Demokratik kitle örgütleri temsilcileri başta olmak üzere belli bir taban gücüyle parlamentoya gelen milletvekilleri de kitleler adına liderlere karşı durabilir, parti içi eleştirilerde bulunabilir, yeni politikalar önerebilirlerdi.
Önseçimin yaygın olarak kullandığı 1980 öncesinde de liderlere kontenjan hakkı tanınırdı. Liderler birlikte çalışmakta fayda gördükleri, ancak taban politikasından gelmeyen ve çoğunluğu da belli bir konuda uzman olan isimler için kontenjan haklarını kullanırlardı. Bu hak kullanılırken dahi önseçimle belirlenmiş listenin birinci sırasına kontenjan adayı konulmaz, tabanın ilk tercihi değiştirilmezdi. Kontenjan adayları, 2 ve daha alt sıralara konulurdu.
Ayrıca aynı kişiler bir iki istisna dışında her seçimde kontenjan adayı da yapılmaz; parti içi çalışmalarla önseçim kazanabilecek hale gelmiş olmaları beklenirdi.
Demokratikleşme siyasi partilerden başlamalı. Bu sağlanmadıkça demokrasinin kökleşmesi, siyasette fırsat eşitliği sağlanması; parlamentonun daha etkin, daha özgür çalışması mümkün olmaz.