Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Washington Post yazarı David Ignatius, ABD yönetimini devralacak olan Barack Obama’nın, Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun “domino teorisi”ni dikkatle incelemesini istemişti.
Ignatius, 21 Aralık 2008 tarihli yazısında, “Suriye ile İsrail arasındaki arabuluculuk gibi hassas diplomatik girişimleri” yönettiğini vurguladığı Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Prof. Dr. Davutoğlu’nun, Ortadoğu’yla ilgili domino teorisi konusunda Obama yönetimine uyarılarda bulunmuştu.
İsrail’in Gazze’de giriştiği saldırılardan sonra başlayan süreç Prof. Dr. Davutoğlu’nun, “domino teorisi”nin olumsuz yönde işlemesi riskini öne çıkarmış görünüyor.

Domino etkisi
Prof. Dr. Davutoğlu, Ignatius’a öngörüsünü Ortadoğu sorunun iyi yönetilmesi halinde bunun zincirleme biçimde olumlu etkileri olacağına işaret etmişti.
Olumsuz bir gelişme olması halinde ise bunun da yine zincirleme biçimde bütün Ortadoğu’yu olumsuz etkileyeceğini belirtmişti.
Davutoğlu, domino etkisi yaratacak süreci anlatırken önümüzdeki kısa dönemde Filistin, İsrail, Irak, Lübnan ve İran’da yapılacak seçimlere dikkat çekmişti. Ortadoğu’da olumlu veya olumsuz gelişmelerin bu seçimler üzerinde “domino etkisi” yaratacağını vurgulamıştı.

Davutoğlu’nun kastı neydi?
Davutoğlu, Washington Post yazarına domino etkisinden söz ederken, Türkiye’nin arabuluculuk yaptığı Suriye ile İsrail arasındaki dolaylı görüşmelere dikkat çekmek istiyordu. Eğer bu süreç olumlu sonuçlanır, İsrail ve Suriye arasında Türkiye’nin çabalarıyla bir anlaşma sağlanırsa, bunun bütün Ortadoğu’yu olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyordu.
Suriye-İsrail barışının, arka arkaya yapılacak seçimlerden barış ve demokrasiyi esas alan yönetimleri işbaşına getirebileceğini ima ediyordu. Aksi halde ise “güvenlik” eksenine kilitlenmiş bir seçim sürecinin bu ülkelerde ABD yönetimine karşı yönetimleri güçlendireceği mesajı veriyordu.
Ignatius’un, “Obama bu teoriyi incelemeli” demesinin nedeni Davutoğlu’nun bu uyarısı olmalı.
İsrail’in saldırısından sonra başlayan süreç, olumsuz seçeneğin gerçekleşmesi olasılığını güçlendiriyor.

Güvenlik öne çıkacak
Davutoğlu’nun, “olumsuz gelişme” olasılığını dile getirirken İsrail’in tüm dünyayı şoka sokan Gazze saldırısı gibi olağanüstü gelişmeleri kastettiğini söylemek doğru olur.
İsrail’in Gazze saldırısı, Filistin’de de İsrail’de de “güvenlik” kaygısını öne çıkaracak ve seçimlerde temel tercih buna göre belirlenecek. Her iki tarafta da radikaller güçlenecek. Güvenliği öne alan milliyetçi parti ve örgütlerin seçilme şansları artacak. Bu etki kuşkusuz Irak, İran ve Mısır’ı da etkileyecek ve bu ülkelerdeki seçimlere de yansıyacak. Barış ve demokrasi hedefinin yerini intikam, sertlik, radikallik alacak.
Davutoğlu’nun sözünü ettiği olumsuz domino etkisi kendini gösterecek, kutuplaşma, kamplaşma daha da artacak.

Obama sıkışacak
İsrail’in Gazze saldırısı Obama’nın da elini kolunu bağladı. Hareket alanını daralttı. Obama, henüz göreve başlamadan İsrail’in oldubittisiyle karşılaşacak.
Ortadoğu’da yeniden barış ve diyalog ortamı yaratması çok ama çok zor olacak.
Bush henüz görevdeyken İsrail’in ciddi biçimde tahrip ettiği barış umudu ve zeminini kurmak Obama için de artık çok zayıf...

Türkiye köprüleri atmayacak
Davutoğlu’nun öngördüğü iki seçenekten maalesef olumsuz olanı gerçekleşmiş oldu.
Ankara buna rağmen köprüleri atmayacak.
Başbakan Erdoğan, bugün Ortadoğu turuna çıkıyor. Büyük olasılıkla yanında Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu da bulunacak.
Başbakan Erdoğan, Suriye, Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan’a yapacağı gezide, diyalog yollarını açık tutmaya çalışacak. İsrail’in saldırılarını durdurup süreci yeniden olumlu yöne çevirmeye çalışacak.
Bunun çok kolay olmayacağı açık.
Başbakan Erdoğan, bu aşamada İsrail’e gitmenin veya temasa geçmenin yararlı olmayacağını düşünüyor. Belki Ortadoğu turunda elde edeceği bilgiler ve havaya göre, bu olasılığı yeniden değerlendirecek.
Ankara, her şeye rağmen Suriye ile İsrail arasında kurduğu köprünün tümüyle tahrip edilmesini istemiyor.
Olumsuz domino etkisini mümkün olduğu yerden geri çevirmeye çalışacak.