Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, türban sorununu “biz çözeriz” dediğinden bu yana tartışma sürüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu’ndan öneri bekliyor. CHP lideri de hükümetin adım atmasını...
Türban konusunun çözümüne ilişkin olarak CHP’de yapılan çalışmalarda, “sorunun Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarıyla uyumlu çözülmesi” gereğine vurgu yapılıyor.
Söz konusu mahkeme kararları incelenirse, bu soruna, anayasa veya yasa hükmüyle çözüm getirilmesinin çok kolay olmadığı anlaşılıyor.

Mahkeme kararları

Bu konuda Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın aynı yöndeki kararları içtihat oluşturmuş durumda.
Kısaca anımsayalım:
1982’de yönetmeliğe konulan yasağa karşı Danıştay’a başvurulmuştu. Danıştay, başörtüsü yasağını hukuka uygun buldu.
Bu karar üzerine yönetmelik değiştirildi ve çözüm olarak türban yönetmelikle serbest bırakıldı. Danıştay, bu kez türban hükmünü iptal etti.
1989’da YÖK yasasına Ek 16. madde getirildi. Üniversitelerde kılık-kıyafet serbesttir, denildi. Anayasa Mahkemesi, bu hükmü anayasaya laiklik, demokratiklik ve eşitlik ilkeleri açısından aykırı buldu ve iptal etti.
1991 yılında bu kez YÖK yasasına Ek 17. madde getirildi. Bu maddede “yasalara aykırı olmamak koşuluyla kılık-kıyafet serbesttir” hükmü yer aldı. Anayasa Mahkemesi, “yasalara aykırı olmamak koşulu”nun anayasayı kapsadığı, bu nedenle bu hükmün türbanı serbest bırakmayacağına hükmetti ve 1989 kararına atıfta bulundu.
Danıştay da aynı yönde kararlar verdi. Konu AİHM’ye götürüldü; AİHM de yasağın inanç özgürlüğüne aykırı olmadığına ilişkin kararı uygun buldu.
Son olarak 2008 yılında MHP’nin de desteğiyle yapılan anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi yine aynı gerekçelerle iptal etti.
Bu konuda yüksek yargının güçlü bir içtihat oluşturduğu ortada. Bu kararlar ortadayken bir anayasa değişikliği veya yasa düzenlemesiyle yasağın aşılması zor görünüyor.

Öğretim üyesine tazminat

YÖK’ün şapkalı öğrenciyi sınıftan çıkaran öğretim üyesinin bu kararına karşı yazdığı yazı, yasağın fiilen kalktığını göstermiş oldu. Bu, YÖK’ün üye çoğunluğu ile rektörlerin değişmesinin bir sonucu olarak görülebilir.
1998’de ise tersi bir örnek yaşanmıştı. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde türbanlı öğrenciyi sınıftan çıkaran öğretim üyesine ceza verilmişti. Öğretim üyesinin hukuk oyuna başvurması üzerine Danıştay, ceza işlemini durdurdu. Öğretim üyesi, ayrıca tazminat davası açtı ve Yargıtay, öğretim üyesine tazminat ödenmesini onayladı.

Yasal çözümün zorluğu

Hükümeti ve CHP’yi sıkıştıracak olan bu kararlar olacaktır. CHP’nin bir anayasa ve yasa düzenlemesine gerek olmadığı görüşünün, bu zorluktan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Türban yasağını kaldıran bir düzenlemenin, CHP’nin arzu ettiği gibi Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararıyla uyumlu olması mümkün değildir.

Anayasa Mahkemesi değiştirirse

Anayasa değişikliği referandumla yürürlüğe girdi. Yeni yapıya göre, üye seçimleri başladı. Anayasa Mahkemesi’nin yeni üye çoğunluğu ileride bu konudaki içtihadı değiştirebilir. Ancak bu aşamadan sonra anayasa ve yasa düzeyinde bir düzenleme iptal edilmekten kurtulabilir.
CHP’nin referandum boyunca üzerinde durduğu, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yeni yapısıydı. Bu durumda CHP, hükümetle anlaşıp anayasa veya yasa düzenlemesine destek verecek veya destek vermeyecek ama Anayasa Mahkemesi’ne başvurmayacak veya yasa düzenlemesine gerek yok “göz yumalım” politikasını sürdürecek. Ama herhalde bu konu CHP içinde tartışma yaratacak.