Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       TERÖR toplantısından Türkiye'nin bütün isteklerini kabul ederek çıkan Suriye'nin, Ankara - Şam arasında kurulmasını kabul ettiği iletişim, geleceğe dönük çalışmalar açısından büyük önem taşıyor.
       Ankara - Şam arasında kurulması kararlaştırılan direkt telefon hattı dışında, iki ülkenin karşılıklı olarak ilk kez "istihbarat görevlisi" bulundurması kararı da, bugüne kadar atılmış en önemli adımlardan biri.
       Suriye heyeti kurulacak bu yeni denetim mekanizmaları için "siyasi onay" alması gerektiğini belirterek tutanağa bir rezerv koydurduysa da Ankara'daki beklenti, Şam'ın bu kararı onaylayacağı yönünde.
       Bu mekanizma pratikte nasıl işleyecek?
       Ankara'daki yetkililerin verdiği bilgiye göre; Şam'da bulundurulacak Türk güvenlik görevlisi, terör faaliyetleri veya PKK ile ilgili bir istihbarat aldığında bu istihbaratı bizzat izleyebilecek ve talep ettiğinde Suriyeli yetkililerle istihbarat bölgesine birlikte gidip, durumu yerinde izleyebilecek. İstahbaratın doğrulanması halinde de Suriye güvenlik güçleri duruma müdahale edebilecek, hatta, bu konuda iki ülke güvenlik güçleri işbirliği yapabilecekler.
       Türkiye'nin test edeceği kararların başında Ankara - Şam hattının düşünüldüğü ve taahhüt edildiği biçimde işleyip işlemediği olacak.
       Ankara, Şam'la, "umulanın da üstünde" sayılabilecek bir şekilde ortak hareket edilecek bir platform oluşturduktan sonra, ikinci aşamada Rusya'da olduğu anlaşılan Abdullah Öcalan'ın iadesi üzerinde yoğunlaşacak.
       Bu konuda Ankara'daki beklenti hangi düzeyde?
       Moskova henüz Öcalan'ın ülkesinde bulunduğunu kabul etmiş değil. Ancak, Ankara bunu kanıtlayacak bilgi ve belgelere sahip görünüyor. Öcalan'ın iadesi kolay gözükmemekle birlikte, Ankara böyle bir sonucu da "ihtimal dışı" saymıyor.
       Üst düzeyde dile getirilen şu görüşler hem bu beklentinin gerekçelerini, hem de Türkiye'nin Şam'ı neden şimdi sıkıştırdığı yolundaki soruların yanıtını ortaya koyuyor:
       Türkiye son yıllarda gerek Kafkaslar'da, gerek Balkanlar'da, gerekse Ortadoğu'da ortaya koyduğu ağırlıkla bölgenin en güçlü ülkesi olduğunu kanıtlamıştır. Dünya olaylarında aldığı aktif rolle, Avrasya'daki konumuyla, her şeye rağmen canlı tuttuğu ekonomisiyle, Silahlı Kuvvetleri'nin 15 yıldır yürüttüğü başarılı mücadele ile kazandığı deneyim, teknoloji ve hareket yeteneğiyle, "askeri güçle arkalanmış diplomasi" yürütebileceğini ortaya koymuştur. Türkiye bu birikimine uygun olarak büyük ülke ölçüsü ve sorumluluğuyla hareket ettiğini son Suriye krizinde kanıtlamıştır. Şimdi aynı sorumluluğu başta Rusya olmak üzere bölgenin diğer büyük ülkelerinden de beklemektedir.
       Türkiye bu yaklaşım içinde Ankara - Şam hattının bir an önce kurulmasının yanı sıra, Ankara - Moskova hattının da işlerlik kazanması beklentisi içindedir.




Yazara E-Posta: F.Bila@milliyet.com.tr