Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Başbakan Erdoğan, dün sabah, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ı, New York'a hareket etmeden önce telefonla arıyor. İstanbul'da bulduğu Denktaş'a, "hayırlı yolculuklar, başarılar" diliyor ve desteğini yineliyor.
Uçağa binmeye hazırlanan KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ise sıkıntılı. Başbakan'a ilgisi için teşekkür ediyor ama "Gidişin pek de hayırlı olmadığını, Annan'ın elini kolunu bağladığını, müzakereye değil, emrivakiye çağırdığını" da ekliyor...
Denktaş, New York uçağına mutlu binmiyor.
Hareketinden önce yakın çevresine yaptığı şu değerlendirme bunun göstergesi:
"Biz müzakereye gitmiyoruz. Sayın Annan buna izin vermiyor. Onun istediği müzakere değil, belirlediği takvimin onaylanması ve kurumların oluşturulması. Dolayısıyla biz müzakere etmek üzere çağrılmış değiliz. Aksine müzakere etmeden benim takvimimi ve planımı kabul edin, diye çağırdı."
Denktaş, Annan'ın bu tumununu değiştirebilir mi? Bu mümkün gözükmüyor. Ama yine de KKTC Cumhurbaşkanı, BM Genel Sekreteri'ne "itiraz mektubu"nu verecek.
Peki Annan, bu mektubu almaz veya kabul etmezse? Bu soruya Denktaş'ın yanıtı yine yakın çevresine aktardığına göre şöyle:
"O zaman yapacak bir şey kalmaz. Müzakereye izin verilmemiş olur. Bu durumda dönüp geliriz. Annan müzakereye izin vermezse bu bize, Kıbrıs Türk'ü ölmüştür, cenazeyi kaldırın, demektir. Ben bu cenazeyi kaldırmam."
Tabii, Denktaş gibi Papadopulos da bir itiraz mektubuyla gelecek. Rum tarafı da Annan ön koşullarına ve müzakereye kapalı tutumuna karşı...

Annan ne yapacak?
BM Genel Sekreteri Denktaş ve Papadopulos'un ziyaretlerine nasıl bir hazırlık yaptı? Liderlere karşı tutumu ne olacak?
KKTC ve Kıbrıs Rum Yönetimi'ne gelen bilgilere göre, Annan, çeşitli olasılıklara göre senaryolar hazırladı ve tutumunu belirledi.
Buna göre BM Genel Sekreteri, liderlerin itirazlarını kabul etmeyecek. Eğer liderler itirazda ısrar eder ve zaman talebinde bulunurlarsa, her ikisine de teşekkür edip, çabalarının sona erdiğini açıklayacak. Bu katı tutumunu değiştirmeyecek.
Liderlerden biri koşulları kabul eder diğeri etmezse, etmeyen tarafı uzlaşmaz taraf ilan ederek, ABD'yi devreye sokacak ve son bir girişimde bulunacak.
Annan ayrıca, liderlerin itirazlarını geçersiz kılmak amacıyla, BM Güvenlik Konseyi'nden kendi tutumunu destekleyen bir karar alınması için girişimde bulundu. Bugün böyle bir kararın çıkmasına çaba gösterecek. Annan bu tutumuna Rusya'nın soğuk olduğu da KKTC'ye ve Kıbrıs Rum Yönetimi'ne ulaşan haberler arasında.
Peki gelişmeler olumlu seyrederse...
Liderler salı günü Annan'ın koşullarını kabul ederlerse... Bu durumda, yine KKTC ve Rum Yönetimi'ne gelen haberlere göre Annan şöyle hareket edecek...
Görüşmeleri haftaya pazartesi başlatmak üzere özel temsilcisi De Soto'yu cuma günü Kıbrıs'a gönderecek...
Görüşmeler Annan'ın belirlediği takvime uygun gelişir ve Kıbrıs sorunu 21 Nisan'da yapılacak referandumlarla çözüme bağlanırsa, bu kez, Washington'da, "bağışçılar konferansı" düzenleyecek. Bu konferansa ABD, AB, IMF ve Dünya Bankası katılacak. Kuzey ve Güney Kıbrıs'ın birleşme masrafları bu konferasnla büyük ölçüde ABD ve AB tarafından karşılanacak...

Umut var mı ?
Türk ve Rum taraflarında, Annan'ın ön koşullarını kaldırıp müzakereleri başlatması umudu var mı? Her iki taraftan gelen haberler liderlerin Annan'dan umutlu olmadıklarını gösteriyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın, gidişi ise daha çok kaçan taraf olmamaya, Türkiye'yi zor duruma düşürmemeye yönelik. Müzakereye kapalı bir daveti kabul etmesi, her zaman olduğu gibi "engel" olarak gösterilmesine yol açacaktı. Denktaş, bunu da önlemek istediği için New York'a gitme kararı aldı.
Bu koşullarda gidişi zorunlu kılan Başbakan Erdoğan'ın, Annan'ın ön koşullarını kabul eden ve Rumlardan bir adım önde olunacağını vurgulayan açıklamaları oldu. Buna karşın, Başkan Bush'un koşulları esnetip Annan'ı yumuşatacağını bekleyen Erdoğan, aksi bir durumla karşılaşınca, Türk tarafının hareket alanı da daralmış oldu.
Bu koşullarda New York temasının, olumsuz sonuçlanması Denktaş'a fatura edilimez. Annan'ın davet mektubundaki direktifler sadece Denktaş tarafından değil, Başbakan Erdoğan tarafından da kabul edilebilir nitelikte görülmedi. Annan'ın Türkiye'nin hassasiyetlerini dikkate almadığı ve planın esasını müzakereye açmayacağı mektubunda belli oldu.
Bu aşamadan sonra Denktaş'tan diplomasi mucizesi beklenmesi gerçekçi değil...
Türkiye'nin girişimlerinin ise Annan planını müzakereye açmaya yetmediği biliniyor.
Ankara'nın başlattığı atak olumsuz sonuçlanırsa, bu kez de, sorumlu ve suçlu olarak Denktaş'ı işaret etmek inandırıcı olmayacaktır...