Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

MHP lideri Devlet Bahçeli, arka arkaya yaptığı üç yazılı açıklamayla gündeme oturdu.
Bahçeli’nin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e açıktan yönelttiği sert eleştirilerin satır aralarında esas itibarıyla Genelkurmay’ın tutumunu sorguladığını ve Org. İlker Başbuğ’u sıkıştırdığını söyleyebiliriz.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ise Bahçeli’nin Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) kararına yönelik eleştirisine verdiği yanıtta Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’u koruduğu gözleniyor.

Bahçeli’nin analizi
MHP lideri Bahçeli’nin söylemini giderek sertleştirmesinin nedenlerini söyle sıralayabiliriz:
1- “Kürt açılımı” adı altında yürüyen sürecin yol açacağı sorunları Türkiye açısından bir “beka” sorunu olarak görüyor.
2- “Ülkesiyle ve milletiyle bölünmez” vurgularına rağmen Türkiye’nin “millet olarak bölünme”ye sürüklendiği kaygısını taşıyor.
3- “Kürt açılımı” süreci sonunda etnik ve kültürel farklılıkların Anayasa veya yasalarda yer bulmasıyla -PKK’nın hedefleri- doğrultusunda “iki uluslu” ve fiilen “iki devletli” bir yapının kurumsallaşacağından endişe ediyor.
4- Böyle bir yapının, “Türk milleti” kimliğinin etnik bir kimliğe indirgenmesine yol açacağını öngörüyor.
5- Bu sürecin Güneydoğu’ya etnik temelli bir özerklik verilmesine dönüşeceğini, ulusal, siyasal ve idari birliği bozacağını düşünüyor.
6- Kürtçe konusunda yapılacak düzenlemelerin bölünmeyi ve iki uluslu yapı sürecini hızlandıracağına inanıyor.
7- Yapılan çalışmaların Atatürk’ün millet tanımının ve uluslaşma sürecinin terk edilmesi ve Atatürk milliyetçiliğinin reddedilmesi anlamına geldiği görüşünü taşıyor.
8- PKK’nın Güneydoğu topraklarını da içine alan “Bağımsız Büyük Kürdistan” hedefinden vazgeçmediği, bu yolda silahla elde edemediklerini masada elde etmeye çalıştığı ve hükümetin PKK ile müzakere halinde olduğu yorumunu yapıyor.
9- Türkiye’nin milli birliğini, diğer ifadeyle üniter-devlet, ulus-devlet yapısını temelden sarsacak bir sürecin işletildiğini düşünüyor. MGK’nın görevinin bu sürece karşı durmak olması gerekirken, sürecin devamını tavsiye etmesinin, kurulun Anayasa’nın 118. maddesinde belirtilen görev ve sorumluluğuna aykırı olduğunu vurguluyor.

Org. Başbuğ’a mesaj
MHP lideri Bahçeli’nin MGK’nın sürece devam edilmesini tavsiye eden kararına yönelttiği sert eleştirilerin satır aralarında Genelkurmay’a dönük mesajlar olduğu da görülüyor. Bahçeli’nin açıklamasındaki satır araları okunduğunda esas olarak TSK’ya dönük iki temel mesajdan söz edebiliriz:
1- MGK’nın “tavsiye” kararı alması, kurulun asker üyelerinin de süreci desteklediği algısına yol açmıştır. TSK kurum olarak kendini bu süreçten ayırmalıdır.
2- (Bu yapılmazsa) Bu tarihi sapmaya onay verenler ve taşıyanlar kadar, sessiz duranlar veya ses çıkarmayanlar da ağır ve tarihi vebal altından asla kurtulamayacaklardır.

Gül’ün savunması
Bahçeli’nin MGK kararını eleştiren sözlerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün verdiği yanıtın satır araları da önemli.
Gül, “MGK’da yapılan sunuşun içeriği ve bu konuyla ilgili çalışmaların sınır ve doğrultusu konusunda üyelerin ifade ettiği görüş ve tavsiyeler hakkında bilgi sahibi olunmadan MGK’yı ve sayın üyelerini hedef alarak yapılmış olan açıklama yakışıksız bulunmuştur” açıklamasıyla, Org. Başbuğ ve komutanları korudu.
Gül, bu açıklamasıyla, Bahçeli’ye “Toplantıda kimin ne söylediğini bilmeden eleştiriyorsunuz” mesajı vererek, “onaylama” veya “sessiz kalma” eleştirisinin bilgiye dayanmadığını söylemiş oldu.

Askeri cenapta durum
Askeri cenapta ise tırmanan tartışmalara TSK’nın karıştırılmasının yanlış olacağı düşüncesi hâkim. MGK bildirisinde “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü”ne vurgu yapıldığının gözden kaçırılmamasına dikkat çekiliyor. Ayrıca tavsiye kararının ortaya çıkmış somut bir paketle ilgi olmadığına, genel tutumun “Ne çıkacağını görelim” çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.