Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakanlık yedi gazetecinin akreditasyonunu iptal etti. Akreditasyonu iptal edilen gazeteciler Milliyet'ten Abdullah Karakuş, Hürriyet'ten Turan Yılmaz ve Hasan Tüfekçi, Vatan'dan Veli Toprak, Star TV'den Fatma Çözen, Akşam'dan Ali Ekber Ertürk ve Evrensel'den Sultan Özer.
Gazetelerin ve meslek kuruluşlarının gösterdiği tepki üzerine Başbakanlık Basın Merkezi iptal kararının gerekçesi olarak şu açıklamayı yaptı:
"Çalışma usul ve koşullarına uymayan, haberlerinde Basın Meslek İlkeleri ve bu ilkeler çerçevesinde bilgilendirme/doğrulatma kurallarına riayet etmeyen muhabirlerin akreditasyon kartları iptal edilecek ve kendilerine yeni akreditasyon kartı verilmeyecektir."

Başbakanlık’ın keyfi kararı

Dün akşam saatlerinde Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki imzasıyla bir açıklama daha yapıldı ve bazı haber örnekleri verildi.

Sicil amiri mi?
Muhabirlerin sicil amiri, Başbakanlık Basın Merkezi yöneticileri değildir. Başbakan'ı hangi muhabirin izleyeceğine Basın Merkezi karar veremez. Gerekçe olarak öne sürülen "Basın Meslek İlkeleri"ne uymama halini de "genel gözlem"e dayandırmak izaha muhtaç bir yaklaşımdır.
Bir muhabirin meslek ilkelerine uygun çalışıp çalışmadığı mahkeme kararlarıyla tespit edilebilir. Eğer ortada bir yargı kararı yoksa, akreditasyonun iptal edilmesi keyfi bir uygulamadır.
Nasıl Başbakan'ın çalışacağı basın müşavirlerini, basın merkezi görevlilerini gazeteler belirleyemezlerse, Başbakan'ı hangi muhabirin izleyeceğini de basın merkezleri belirleyemez.

Baskı ve gözdağı
Başbakanlık'ın bu keyfi kararı, esas itibariyle Başbakanlık muhabirlerine uygulanan bir baskıdır. Başbakan'ı izleyecek muhabirlere verilmiş bir gözdağıdır.
Herhangi bir yargı kararına dayanmadan akreditasyon iptali, bundan sonra Başbakan'ı izleyecek muhabirlere de, "Dikkatli olun, bizi rahatsız edecek haberler yaparsanız, sizin izninizi de iptal ederiz" mesajı olarak algılanacaktır.
Bu, demokratik ülkelerde örneği görülmeyen bir uygulamadır.
Başbakanlık muhabirliği mesleğin en zor alanlarından biridir. Başbakan'ı izlemek hem zor hem sorumluluğu ağır bir görevdir. Gazeteler, bu göreve belli bir meslek deneyime ulaşmış, kendini kanıtlamış, alanında uzmanlaşmış muhabirleri verirler.
Örneğin, Milliyet'in Başbakanlık muhabiri Abdullah Karakuş, 15 yıllık bir meslek kıdemine sahiptir. Karakuş, "yenilikçi hareket" adıyla ortaya çıktığı günler dahil 2001 yılından bu yana Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı ve AKP'yi izliyor. Daha önce de RP lideri Necmettin Erbakan'ı hem muhalefet lideri hem de Başbakan olarak yine Abdullah Karakuş izlemişti. Karakuş, Başbakan Erdoğan'ı izlediği 7 yıl boyunca Basın Meslek İlkeleri'ne uydu da önceki gün mü uymadı?
Milliyet'in Başbakanlık muhabiri Abdullah Karakuş'un haberleriyle ilgili olarak bugüne kadar aleyhte tek bir mahkeme kararı verilmedi. Karakuş'un hiçbir haberi için Basın Meslek İlkeleri'ne uymadığı yönünde bir yargı kararı olmadığı gibi, Karakuş hiçbir basın meslek kuruluşu tarafından da kınanmadı, uyarılmadı.
Abdullah Karakuş, muhalefet dönemi dahil 7 yıldır Erdoğan'ı, gece-gündüz, yaz-kış, hafta sonu demeden izleyen, Basın Meslek İlkeleri'ne titizlikle uyan, sorumluluk sahibi bir muhabirdir.

Hata ve kasıt
Milliyet bir okuldur. Bu okulda yetişmiş her muhabir gibi Abdullah Karakuş da haberi birden fazla kaynağı doğrulatmak için azami gayreti her zaman göstermiştir.
Buna rağmen muhabirler hata yapmaz mı, hataya düşmez mi? Elbette yapabilir. Bu doğaldır. Hatanın düzeltilme yolları vardır. Önemli olan, muhabirlerin kasten yalan-yanlış haber yazmamalarıdır. Bir veya iki örneğin hatalı olduğu gerekçesiyle 15 yıllık bir muhabirin Basın Meslek İlkeleri'ne uymadığı yargısına varılamaz.
Bu karar, Başbakan Erdoğan'ın bilgisi dahilinde mi verildi, bilmiyoruz. Ancak bilgisi dahilinde olsun veya olmasın, Erdoğan'ın, bu kararı gözden geçirmesi gerekir.