Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanması hem Türkiye’de hem yurtdışında geniş yankı buldu. Bunda normal düzen içinde ilk kez bir Genelkurmay başkanının tutuklanmış olmasının etkisi büyük. Bu yönüyle Başbuğ’un tutuklanması tarihi açısından özel bir yer tutacaktır.
Başbuğ’un cezaevine gönderilirken, gazetecileri, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmakla ve yönetmekle suçlanmıştır. Takdiri Türk milletine bırakıyorum” sözleri de bu anlamı ifade ediyor.

Ağır suçlama
Başbuğ, çeşitli davalardan tutuklu yargılanan görevde veya emekli generaller gibi Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/3 maddesinde sayılı olan “katalog” suçlar nedeniyle tutuklandı. Başbuğ’a atılı suç da, diğer generallerde olduğu gibi, “Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme” ve “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme” iddiasına dayanıyor.
Başbuğ, bu suçlamanın, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne komuta etmiş biri olarak göreceği en büyük ceza olduğunu ve onuruna dokunduğunu ifade etti. Kuşku yok ki, Başbuğ gibi aynı suçlamayla tutuklu yargılanan diğer komutanlar ve subaylar da aynı duygu içindeler.
Terörle mücadele eden bir ordunun komutanları olarak terör örgütü kurmak ve yönetmek iddiasıyla karşılaşmak çok ağır bir suçlama niteliğinde.

Kuvvetli suç şüphesi
Hukukumuzda tutuksuz yargılama esas, tutuklu yargılama ise istisnai bir durum. Tutuklama bir önlem mahiyetinde. Ancak, son dönemde tutuklu yargılama esas, tutuksuz yargılama istisnai bir duruma dönüştü.
Tutuklama için aranan nedenler açısından bakıldığında ise kaçma şüphesi veya delilleri karartma şüphesi, Başbuğ ve birçok tutuklu sanık açısından inandırıcı gerekçeler değil. Nitekim, Başbuğ’la ilgili tutuklama kararı, “kuvvetli suç şüphesi”ne dayandırılmış.
Savcılığın çağırması halinde ifade vermeye gideceğini açıklamış olan Başbuğ, emekli olduktan 1,5 yıl sonra tutuksuz da yargılanabilirdi. Tutuksuz yargılama, şu anda tutuklu yargılanan birçok asker ve sivil sanık için de geçerli olabilirdi.

Başbuğ’a uzanacağı belliydi
İnternet andıcıyla ilgili iddianame mahkemece kabul edildiğinde, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ifadesine başvurulacağının işaretleri de ortaya çıkmıştı.
İnternet andıcı belgesinin gerçek olduğuna herhangi bir itiraz gelmediği gibi sanıklardan dönemin Genelkurmay Hukuk Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, paraf ettiği metnin İkinci Başkan’ın (Hasan Iğsız) parafıyla Genelkurmay Başkanı’na arz edildiğini belirtti. Iğsız da, “Sayın K’ya arz” ifadesinin, “Sayın komutana arz” anlamına geldiğini söyledi.
İddianame detaylı biçimde incelendiğinde Başbuğ’un ifadesine başvurulacağı kaçınılmaz görünüyordu.
Ancak beklenti Başbuğ’un sadece ifadesine başvurulacağı yönündeydi, tutuklanması beklenmiyordu.

Sorunlu siteler
Genelkurmay’ın internet siteleri kurması bir psikolojik harekât yöntemi olarak görülüyor. Bu faaliyetin 1999 yılında Başbakan Bülent Ecevit’in talimatıyla yürütüldüğü ve amacının ise PKK ile mücadele olduğu yönünde bilgiler kamuoyuna yansıdı.
Bu tarihten 2009 yılına kadar geçen sürede ise 46 internet sitesinin kurulduğu, bu amacın dışına çıkıldığı ve özellikle irtica.org ve türkatak.gen.tr adlı sitelerde hükümeti hedef alan suçlayıcı yayınlar yapıldığı görülüyor.
Yine Sedat Ergin’in tespitlerine göre irtica.org adlı sitenin 2007 yılında 25 ve 2008 yılında 7 kez; türkatik.gen.tr adlı sitenin de 2002’de 8, 2003’te 14, 2004’te 18, 2006’da 11, 2007’de 14 ve 2008’de 2 kez güncellendiği anlaşılıyor.

Yeni açılan 4 site
Bu sitelerin Ağustos 2008 tarihinden sonra güncellenmediği görülüyor. Sitelerin Genelkurmay Başkanlığı tarafından işletildiğine ilişkin haber ise 2 Şubat 2009 tarihinde Taraf gazetesinde yer alıyor.
O dönemde Genelkurmay Başkanı olan İlker Başbuğ’un talimatıyla 46 sitenin yetki ve amaç dışında yayın yaptıkları düşüncesiyle Şubat 2009’da kapatıldığı görülüyor. Buna karşılık Nisan 2009’da bu sitelerin yerine 4 yeni site kuruluyor. Söz konusu andıç, bu sitelerin kurulmasıyla ilgili. Andıçta sitelerin amacı; terör örgütleri, laiklik karşıtı eylemler, kurumu tanıtma ve kamuoyunu bilgilendirme olarak saptanıyor, ancak aktif hale getirilmiyor.
Başbuğ da kamuoyuna yansıyan savunmasını bu süreçteki kararlarına dayandırıyor. Başbuğ, suçlanmak bir yana kendisine teşekkür edilmesi gerektiğini, söz konusu siteleri kapatma kararını verenin kendisi olduğunu vurguluyor. 4 yeni sitenin kurulmasına ilişkin andıcın ise kendisine arz edilmediğini söylüyor.
İnternet andıcı iddianamesini hazırlayan ve soruşturmayı yürüten Savcı Cihan Kansız’ın ise yeni 4 site kurulmuş olmasını, 46 siteyi kuran zihniyetin devamı olarak gördüğü ve sonuçta Ergenekon davasına kadar uzanan bir bağlantı içinde Başbuğ’u suçladığı anlaşılıyor.
İlk kez bir eski Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanmasına yol açan bu dava her iki yönüyle de gündemde önemli yer tutacak ve siyasi alanda da tartışmalara neden olacaktır.