Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP lideri Baykal, şu anda "sine-i millet" önerisiyle meşgul değil. Kafası normal yöntemlerle ülkenin en geç nisanda seçime nasıl götürüleceğiyle meşgul. Ana muhalefet olarak CHP'nin seçim talebi ve baskısının, sivil toplum kuruluşları ve etkin baskı gruplarınca desteklenmesi gerektiğine inanıyor. Bu desteğin seçim talebinin toplumsal yönünü güçlendireceğini düşünüyor. CHP, Nisan 2007'de genel seçim, Mayıs 2007'de cumhurbaşkanı seçimi yapılmasında ısrarlı. Baykal, dünkü söyleşimizde, demokratik ve adil yöntemin "önce genel seçim, sonra cumhurbaşkanlığı seçimi" olduğunu belirterek bu talebin iş dünyası tarafından da kamuoyu önünde dile getirilmesi gerektiğini vurguladı. Baykal, TÜSİAD'ın bir süre önce yaptığı öneriyi anımsatarak iş dünyasına şu çağrıda bulundu:"Türkiye önce seçime gitmeli. Yeni irade ortaya çıkmalı. 5 yıl öncesinin iradesiyle 7 yıl görev yapacak cumhurbaşkanı seçmek, adil, demokratik ve etik değil. Bu nedenle önce seçim istenmeli. İş dünyası daha bu noktaya gelmedi. Gelmesi gerekir. Örneğin TÜSİAD çıkıp önce seçim yapılması gerektiğini kamuoyu önünde söylemeli. TÜSİAD bir süre önce iktidara cumhurbaşkanlığı konusunda uzlaşma sağlayın, seçim zamanında, Kasım 2007'de yapılsın, demişti. Oysa TÜSİAD bu çağrısını tersine çevirmelidir.Önce seçim, sonra cumhurbaşkanlığı seçimi demelidir. Nisanda yapılacak bir genel seçim erken seçim sayılmaz. Parlamento 4 yılını doldurmuş ve aşmıştır. Şimdi seçimlere 5 ay kalmışken eskimiş parlamentoya cumhurbaşkanı seçtirmek doğru olmaz. Seçim, cumhurbaşkanlığı seçiminden 5 ay sonra olacağına, bir ay önce olsun. Halkın taze iradesi ortaya çıksın, cumhurbaşkanı da öyle seçilsin. Bunu sadece TÜSİAD değil tüm iş dünyası, sendikalar, sivil toplum kuruluşları istemeli. Ülkeyi cumhurbaşkanlığı seçiminden önce genel seçime götürmek herkesin görevidir. Herkes taşın altına elini koymalıdır." 'TÜSİAD da istesin' Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasına karşı çıkışını da şöyle gerekçelendiriyor:"1- Öncelikle 5 yıl önce alınmış yüzde 34'le 7 yıllık cumhurbaşkanı seçmek etik değil.2- Başbakan Erdoğan'ın, Anayasa'nın temel hükümlerinde ifadesini bulan cumhuriyetin temel niteliklerini içine sindiremediği, cumhurbaşkanı olması halinde laiklik başta olmak üzere bu niteliklere sahip çıkmayacağına dair yaygın bir kanaat var. Bu kanaat boş değil.3- Başbakan'ın cumhuriyetin temel nitelikleriyle bağdaşık olmadığı bugüne kadar verdiği mülakatlarla ortaya koyduğu zihniyetten anlaşılıyor. Bunun en canlı kanıtlarından biri de Başbakanlık Müsteşarı'dır.4- Laiklik ilkesini tartışmaya açmayı öneren TBMM Başkanı Bülent Arınç'ı, Erdoğan da desteklemiştir.5- Cumhurbaşkanı'nın titizliği nedeniyle tam olarak istedikleri gibi hayata geçiremedikleri yerel yönetimlerle ilgili tasarıları eyalet sistemine geçişi hazırlayacak girişimlerdir.6- Cumhurbaşkanı olması halinde, o makamın yetkilerini kullandığında, Anayasa Mahkemesi, YÖK, yüksek yargı, rektörler, valiler, büyükelçiler bu zihniyete göre atanacak ve 5 yıl sonra Türkiye tanınmayacak, 10 yıl sonra hiç tanınmayacak hale gelecektir. O zaman iş işten geçmiş olur." fbila@milliyet.com.tr '5 yıl sonra'