Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı tanıyan tasarıyla ilgili bazı soru işaretleri tam olarak giderilebilmiş değil.
Anayasa Mahkemesi heyetinin Almanya, İspanya ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) yaptıkları çalışmalar sonucunda hazırlanan raporları yansıtmıştım.
TBMM’de tasarı metniyle ilgili olarak bilim adamları da bazı tereddütleri yaşıyor.
Örneğin Prof. Dr. Erdener Yurtcan, tasarı metniyle ilgili üç önemli tereddüt belirtiyor.

“İçi boşalabilir”
1- Prof. Dr. Yurtcan’ın, tasarıda yer alan, “Bireysel başvuruda kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz” hükmüyle ilgili görüşü şöyle:
“Bu, bireysel başvuru açısından önemli bir sınırlamadır. 148. maddede açıkça yer almaktadır. Bu noktayı biraz incelemekte fayda vardır. İlkin bu hükmün çerçevesi çok geniştir. Kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılmayacağının anayasada öngörülmesi, TBMM’de incelenmekte olan tasarıda açık seçik ve sağlam temellere oturtulmadığı takdirde, uygulamada bireysel başvurudan fayda ummak boşuna olacaktır. Bireysel başvuru herhangi bir olayda, hukuk, ceza, ticaret vb. ortaya çıkan hak ve özgürlük ihlallerini irdelemek, ortadan kaldırmak ve yaptırıma bağlamak için öngörülen bir yoldur. Bu yola tüm yasal yollar tüketildikten sonra gidileceğine göre, yasal yollarda ortaya çıkan ya da neden olunan ihlaller de ele alınacak ve değerlendirilecektir. Anayasadan başlayarak Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Kuruluş Yasası’nda da yasal yollarda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamayacağının belirtilmesi, bireysel başvuruyu içi boş bir kalıba dönüştürebilir.”

“İptal yetkisi”
2- Prof. Dr. Yurtcan, tasarıda iptal yetkisiyle ilgili itirazını da şöyle dile getiriyor:
“İhlal bir mahkeme kararından veya idari işlemden kaynaklanmışsa ihlale konu kararın veya idari işlemin iptaline karar verilir. Kararın iptali kendiliğinden ihlali kaldırmazsa yargılamanın yeniden yapılmasına hükmedilir.
Bu hüküm, TBMM’de açıklığa kavuşturulmadığı takdirde, anayasada öngörülen bireysel başvuru yargısı ile adalet sistemi içinde yer alan yargı organları arasında erkler ve yetkiler açısından kargaşa yaratır. Örnek: Bir ağır ceza mahkemesi bir sanığı mahkûm etmiş, karar Yargıtay’dan geçerek kesinleşmiştir. AYM’ye bu olay nedeniyle bireysel başvuru yapılmıştır. Sanık hakkında verilen tutuklama kararının hukuka aykırı olduğu, ayrıca savunma hakkının da hukuka aykırı biçimde sınırlandığı iddia edilmiştir.
Başvurunun incelenmesi sonucu ihlal tespit edildiğinde, AYM, ağır ceza mahkemesinin ve Yargıtay’ın yerine geçerek hükümlü hakkındaki kesin hükmü mü iptal edecektir? Hemen cevap veriyorum; böyle bir şey olamaz. AYM ceza yargılaması alanında ne ağır ceza mahkemesinin ne de Yargıtay’ın üstünde bir yargı organıdır.”
“Yasamayı bağlar”
3- Prof. Dr. Erdener Yurtcan, tasarıda şu hükmü de eleştiriyor:
“Bölümlerin (AYM içinde yeni oluşacak birimler) esas hakkındaki kararları kesindir ve yasama, yürütme ve yargı organları ile gerçek ve tüzel kişileri bağlar.
Bu hükümle bireysel başvuru konusundaki kararların kesinliği belirtilirken, bunların yasamayı da bağlayacağının metne işlenmiş olması, TBMM’nin yasama erkine temel bir müdahale değil midir? Elbette öyledir.”