Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bülent Arınç, AKP’nin önde gelen dört kurucusundan biri. İnandığını eğip bükmeden söylemesiyle tanınan bir siyasetçi. Bu nedenle görüşleri sık sık tartışma yaratmış, ancak Arınç söylediklerinin hep arkasında durmuştur.
Bülent Arınç’la dünyaya aynı gözle bakmadığımızı söylemeye gerek yok. Özellikle laiklik konusundaki görüşlerimiz uyuşmaz. Buna karşılık, yolsuzluklar karşısında gösterdiği duyarlılık, vicdanından yükselen itirazlar, “Başbakan’la ters düşer miyim?“ kaygısı taşımadan yüksek sesle dillendirdiği eleştiriler, hükümet içinde farklı bir duruşu olacağını şimdiden gösterdi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, son gelişmeler karşısında aldığı tutumla kamu vicdanına tercüman oldu. Bakanların büyük çoğunluğunun Başbakan’ın gözüne bakmadan konuşmadığı bir hükümet etme anlayışının hâkim olduğu bu dönemde Arınç’ın çıkışları üzerinde durulmaya değer.

Türkan Saylan olayı

Prof. Dr. Türkan Saylan’ın cenazesi gündemdeki en sıcak konulardan biriydi. Hiçbir hükümet üyesi, ömrünü eğitime ve cüzzamla mücadeleye adamış olan Saylan’ın cenazesine gitmedi. Özellikle Türkiye’nin ilk kadın Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun cenazeye katılmadığını eleştirmiş ve “Cenazede olmalıydı” diye yazmıştım. Birçok meslektaşım da bu yönde yazılar yazdılar, yorumlar yaptılar.
Bülent Arınç da bu görüşü yüksek sesle dile getirdi. “Milli Eğitim Bakanı’nın cenazede olması gerekirdi” dedi. Sadece bakanların değil yazarların bile Türkan Saylan olayına girmemeye çalıştığı bir ortamda Arınç’ın bu eleştiride bulunması önemlidir. Arınç’ın bu eleştirisi kamu vicdanında yer bulmuştur.

Deniz Feneri olayı

Arınç’ın dikkati çeken bir çıkışı da Deniz Feneri olayıydı. Hükümete yakın kesimlerin özenle korumaya çalıştığı bu olay karşısında Arınç, yine kamu vicdanıyla örtüşen sert bir çıkış yaptı. Katıldığı televizyon programında açıkça bu olayın “ahlak dışı” olduğunu ilan etti.
Arınç’ın, “Merhamet saikiyle insanlardan para toplayacaksın, sonra o paraları iç edeceksiniz, suç olmaktan da öte, ahlak dışı bir davranıştır” sözleri de halkın belleğinde yer edecektir.
Arınç, yolsuzluklar karşısında, “sizden-bizden”, “Yolsuzluğu yapan bizdense başka sizdense başka bakarım” ayırımı yapmayan bir yaklaşım sergilemiştir. Ayrıca, CHP lideri Deniz Baykal’ın işin peşini bırakmamasını övmesi de kayda değerdir.
Yolsuzluğun, usulsüzlüğün, hortumculuğun partisi olmaz. Arınç da bu ilkeyle hareket etmiş ve doğru bir tutum almıştır.

Zahid Akman olayı

Arınç’ın bakanlık görevine başladıktan sonra takdir toplayan bir diğer tavrı da RTÜK Başkanı Zahid Akman’la ilgilidir. Arınç, bakanlığının ilgili kurumu olan RTÜK Başkanı’ndan istifa etmesini istemiştir. Bunun idare-i maslahatçı bir tutum olduğu eleştirisi yapıldı ama Arınç’ın RTÜK Başkan veya üyelerini görevden alma yetkisi yok. Arınç’ın, istifa çağrısı yapmış olması, yetkili olsaydı, görevden almakta tereddüt etmeyeceğine ilişkin bir karine sayılabilir.
İstifa tek taraflı bir tasarruftur. İstifa edip etmemeye karar verecek olan Akman’dır. Hakkındaki iddiaların doğru olup olmadığına ise yargı karar verecektir.
Etik açıdan bakıldığında Arınç’ın aldığı tutum doğrudur.