Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kamptan yansıyan kararların başında DSP'nin Genel Başkan Sezer'le seçimlere hazırlanması geliyordu. Genel Başkan Zeki Sezer'le Genel Sekreter Ahmet Tan'ın yönetiminde DSP, bir süredir kulislerde konuşulan Büyükerşen'in liderliği seçeneğine kapalı görünüyor. DSP'nin Haymana'da yaptığı 4 günlük kampı yansıtmıştık. Genel Başkan Zeki Sezer'in girişimiyle eski milletvekilleri ve bakanların da katıldığı kampta, yeni yapılanmadan seçimlere hazırlığa kadar DSP bir anlamda masaya yatırıldı. DSP'de Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in partinin başına geçmesine dönük bazı girişimler gözleniyordu.Büyükerşen'e bu konuyu açtığımızda değerlendirmesi şu oldu:"Ben yaşamım boyunca üstlendiğim görevlerin hiçbirine kendim talip olmadım. Genellikle bir uzlaşma içinde hep önerildim. Bu nedenle DSP Genel Başkanlığı gibi bir talebim de olmadı. Ancak DSP Genel Başkanı Sayın Zeki Sezer, bana bir öneride bulundu. Almanya'daki model gibi. Önerisi şuydu: Ben genel başkan olarak görev yapmayı düşünüyorum ama siz başbakan adayımız olun. Bu Almanya'daki gibi bir uygulamaydı. Ben, Sayın Sezer'in önerisine bir yanıt vermedim. Dinlemekle yetindim. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi koşullar gerçekçi bir alternatif yaratmayı gerektiriyor." Alman modeli Büyükerşen, seçimlere yaklaşırken, AKP iktidarına alternatif olacak bir güç birliğine gitmek gerektiğini vurgulayarak şu çağrıda bulundu:"Gerçekçi olmak gerekir. Sayın Sezer'in önerisinin sonuç vermesi için bir kere DSP'nin barajı aşması, iktidar olabilecek bir güce ulaşması, benim de milletvekili olmam gerekir. Ancak sorun daha büyüktür ve ulusal düzeyde düşünmek gerekir. Benim önerim, parlamento dışındaki partilerin seçimlere güç birliği yaparak gitmeleridir. Radikal partiler dışında, yüzde 1'den yüzde 10'a kadar oy almış partilerin ortak listeler yaparak seçime gitmeleri uygulanabilir bir formüldür. Artık sağ sol ayırımı yapmanın anlamı yok. Türkiye bu ayrımdan çok zarar gördü. Bu yöntemle güç birliği yapılır, parlamentoya girdikten sonra da her milletvekili kendi partisine döner. Ancak böyle bir güç birliği, seçimlerden sonra ulusal sorunlarda ulusal bir uzlaşma sağlamak için zemin hazırlamış olur, keza AKP'nin alternatifi bir koalisyon içinde uygun bir hazırlık anlamına gelir." Güç birliği şart Büyükerşen, güç birliği yapılarak parlamentoda iktidar olasılığı doğduğunda geniş tabanlı bir koalisyonun TBMM'yi Kurucu Meclis gibi çalıştırabileceğini düşünüyor.Büyükerşen'in önerileri şöyle:"Türkiye'nin çok önemli ulusal sorunları var. Yargının bağımsızlığı gibi, AB sürecini hızlandıracak reformlar gibi, milli eğitim gibi, işsizlik gibi. Benim önerim, böyle bir ulusal uzlaşıya dayalı olarak yeni seçilecek parlamentonun bir anlamda Kurucu Meclis işlevi görmesidir. Bu tür sorunlar ancak parlamentoda sağlanacak ulusal uzlaşma ve güç birliği ile çözülebilir. AKP'nin bugün birçok kurumda yarattığı erozyon bellidir. Bunların onarılması için de Türkiye'nin ulusal bir uzlaşma ve çıkış yapması gereklidir." fbila@milliyet.com.tr Kurucu Meclis gibi