Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yargıtay, Danıştay, Barolar Birliği gibi üst düzey yargı kurumlarının yansıttığı, "yargıda kadrolaşma ve siyasallaşma" kaygıları karşısında Adalet Bakanı Çiçek, bu yöndeki beyanların kendi içinde, "çelişkili" olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı: Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nda yapılan değişikliğe yönelik eleştirileri yersiz bulan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "Güvensizlik belirten yargı mensuplarının güvencesi yine kendileridir" diye düşünüyor. "Biz, hâkim ve savcı alımında bir sistem değişikliğine gitmedik. Bu nedenle yüksek yargı mensuplarının kaygı dolu ifadelerini anlamakta zorluk çekiyorum. Mesleğe girişte yazılı sınavı zaten ÖSYM yapıyor. Sözlü sınavı yapanlar ise, esas itibariyle yine hâkimlerdir. Bakanlık müsteşarının başkanlığında sözlü sınav komisyonunu oluşturan genel müdürlerdir ki, bunların hepsi hâkimdir. O görevleri bıraktıklarında kürsüye çıkan insanlardır. Dolayısıyla bu sınavı yapanlar hâkim olduğuna göre ortada bizzat hâkim güvencesi, hâkim vicdanı vardır. Bundan daha büyük güvence olur mu?" 'Güvence kendileri' Çiçek, yargıdan gelen eleştirilere ilişkin sorularımızı yanıtlarken, şu bilgileri verdi:"Kadrolaşma kaygısından söz ediyorlar. Ben Adalet Bakanı olarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na zorunluluklar dışında girmiyorum. Bu tavrımın nedeni, kurul kararlarına siyasi bir gölge düşmemesidir. Ben bu özeni gösteriyorum. Dolayısıyla hâkimler ve savcılar kendi kararlarını kendileri alıyorlar. 1972'den beri mesleğe giriş yazılı ve sözlü iki sınavla oluyor. ÖSYM'nin yaptığı yazılı sınav sonrasında yine esas itibariyle hâkim ve savcı olan kurulun yaptığı sözlü söz konusu. Bundan sonra yapılan atama henüz hâkim-savcı ataması değildir. İdari bir atamadır. Ve aday konumunda oldukları için diğer devlet memurları gibi 657 sayılı yasaya bağlı konumdadırlar. Ancak staj diyebileceğimiz süre bittikten sonra hâkim ve savcılığa atanırlar ki, buna da yine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu karar vermektedir. Sınav aşamasından mesleğe atama aşamasına kadar geçen sürede yapılan işlemler idari işlemlerdir ve yargı denetimine açıktırlar. Dolayısıyla, yargıda kadrolaşmayı ve siyasallaşmayı kim yapacak? Hâkimler ve savcılar mı yapacak? Eğer böyle düşünülüyor ise 1972'den beri uygulanan bu sistemde iktidara gelen her parti kadrolaşma yapmış, yargıyı siyasallaştırmış demektir. Bu doğru bir mantık değildir. Çelişkidir." 'Kim yapacak?' Çiçek, Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nda yapılan değişikliğin sadece avukatlıktan hâkimliğe geçişi düzenlediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:"Yapılan değişiklik sadece avukatken hâkim olmak isteyenlerle ilgilidir. Eskiden avukatlık yaparken hâkim olmak isteyenlerin ataması bir geçiş süreci öngörülmeden, doğrudan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yapılırdı. Bizim getirdiğimiz değişiklik ise 35 yaşından küçük, 5 yıllık avukatlık yapmış birinin hâkimliğe geçmek istemesi halinde 6 aylık bir hâkimlik stajına tabi tutulmasıdır ve bundan sonra hâkimliğe atanmasıdır. Getirilen değişikliğin özü bu avukatların sınava ve staja tabi tutulduktan sonra atanacak olmalarıdır. Kaldı ki, bu düzenleme kanunlaşmadan önce Yargıtay, Barolar Birliği, Noterler Birliği gibi kurumların görüşüne sunulmuştur. Ve bu kurumlardan da bir itiraz gelmemiştir."Çiçek, dile getirilen lojman sıkıntısı, özlük haklarının yetersizliği, ve istinaf mahkemelerinin kuruluşu ile ilgili eleştirilere ise katıldığını ve bu konularda iyileştirme yapılabilmesi için çaba göstereceğini de kaydetti.Çiçek, yapılan düzenlemelerin laikliğe karşı girişimler gibi gösterilmesini ise, şiddetle reddettiğini, bu yöndeki imaları bile kendisine yapılmış büyük bir haksızlık olarak gördüğünü vurguladı.Çiçek, eleştirileri yanıtlamakta geciktiği şeklindeki ifadelere ise, kendisine yapılan canlı bomba girişimini anımsatarak, "O gün ben can pazarındaydım. Takdir edersiniz ki, eleştirileri yeni inceleyebildim" karşılığını verdi. fbila@milliyet.com.tr Avukatların durumu