Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fikret Bila


Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'nin yeni hizmet binasındayız. MGK'nın 64. Kuruluş Yıldönümü törenleri için hazırlanmış salona giren Meclis Başkanı Mustafa Kalemli ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı alkışlanıyor. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'e ise asker konuklardan alkış yok. Tansu Hanım, komutanlar arasında soğuk bir tokalaşma turu attıktan sonra yerine oturuyor. Cumhurbaşkanı Demirel'in gelişiyle atağa geçen foto muhabirlerinin deklanşör sesleri arasında Başbakan Erbakan'ın gelişi karambole gidiyor.
MGK'da 20 ve 10 hizmet yılını doldurmuş personele ödül dağıtımına geçiliyor. İlk ödülü Cumhurbaşkanı veriyor. Ardından Meclis Başkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı. Basın mensupları arasında "acaba Tansu Hamın'ı atladılar mı?" merakı uyandığında Yargıtay ve Danıştay Başkanları'ndan sonra, Çiller de son personele ödül vermek üzere davet ediliyor.
Kürsüye gelen MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç, protokol sırasında gözlerini gezdirerek adeta "Cumhuriyet dersi" veriyor:
"Biz biliyor ve inanıyoruz ki: Türkiye Devleti'nin şekli Cumhuriyet, rejimi demokrasidir. Cumhuriyet, ümmet olmayan bir millet kavramını ve üniter devlet yapısını esas almıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en bariz karakteristiği Atatürk ilkelerine, demokratik laik ve sosyal hukuk devletine, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne dayanan çağdaş ve modern bir siyasal sistemi benimsemiş olmasıdır."
Kılıç, Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirme niyeti taşıyanlara da şu mesajı veriyor:
"Herkes bilmelidir ki; Atatürk'ün kurduğu modern ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin nitelikleri değişmeyecek ve değiştirilmeyecektir."
Kılıç Paşa, bu konuşmasıyla salondan en uzun alkışı alıyor. Yerine oturduğunda kendisini ilk kutlayan Adalet Bakanı Şevket Kazan oluyor.
Gözler Kılıç Paşa'dan sonra kürsüye gelen Başbakan Erbakan'a çevriliyor. Konuklar "Hoca, Paşa'ya dokunduracak mı?" diye merakla beklerken Başbakan, Genel Sekretere dönerek, "İlhan Kılıç Paşa'nın özlü konuşmasındaki görüşlere tümüyle katılıyorum. Kendisini tebrik ediyorum" diyor.
Erbakan, Kılıç Paşa'nın Cumhuriyetin temel nitelikleri, Atatürk ilkeleri ve sık sık vurguladığı "laik toplum - çağdaş eğitim sistemi" mesajlarını üzerine almadan, kürsüyü Cumhurbaşkanı Demirel'e devrediyor.
Demirel, Kılıç Paşa'nın barıktığı yerden "Cumhuriyet dersi"ne devam ediyor:
"Cumhuriyet karşı gelmek isteyenlere sormak lazım. Ne istiyorsun? Haksa, hak. Hukuksa, hukuk. İnançsa, inanç. Refahsa o çalışmayla olur. Refahı daha artıralım. Bütün bunlar, Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkarak olur. Halk Cumhuriyetten memmun. Bu ülkede Cumhuriyet, demokrasi, laiklik, hukuk hepsi birlikte olacak. Atatürk dehasının ifadesi olan `Yurtta sulh, cihanda sulh' böyle sağlanır. Yurtta sulhu, Cumhuriyet ilkesi etrafında toplanarak muhafaza edebilirsiniz. Etrafında toplanacak ilke yok, derseniz, zaafa uğrarsınız. O zaman ne yurtta ne etrafında sulhu muhafaza edemezsiniz."
Tören salonundaki hava 28 Şubat MGK toplantısından sonra belirginleşen çatışmanın devam ettiğini gösteriyor.
MGK toplantısı öncesi verilen resepsiyonda nabız tutmaya çalışıyoruz. Asker - sivil davetlilerin sohbet konusu Cumhurbaşkanı ve Kılıç Paşa'nın mesajları...
"Kılıç Paşa kime mesaj verdi?" sorusuna komutanlar şu yanıtı veriyorlar:
"İlhan Paşa, Şevki Yılmaz ve temsil ettiği zihniyete yanıt verdi. Milletin vekillerine `pe...' diyen bize de demiş sayılır. Paşa onun için `herkes bilmedilir ki' dedi. Bu iş, bu üslupla, bu zihniyetle böyle gitmez."
Erbakan - Çiller ikilisinin seçime yönelmeleri MGK'nın gündemini etkiler mi?
MGK Genel Sekreteri Kılıç Paşa, bu soruya "hayır" diye yanıt veriyor:
"Seçim bizi ilgilendirmez. MGK'nın gündemi, görevleri bellidir. Biz bu konuları takip etmekle görevliyiz."
MGK toplantısı için salona davet edilmeden bir süre önce İçişleri Bakanı Meral Akşener'le sohbet ediyoruz.
Sigara ikramını kabul eden Meral Hanım şaka yapıyor:
"28 Şubat'tan beri sigarayı arttırdım. Üç pakete çıkardım."
İçişleri Bakanı "Sigarıyı bırakma günü"nde, bu yöndeki telkinlerin kendisinde ters etki yarattığını belirtiyor:
"Ben Rumeliliyim. Dayatmaya hiç gelemem. Tam ters etki yapar. Bende keçi inadı vardır. Dayatmayla karşılaşınca tersine tersine giderim. Bende `dipsomani' vardır. Dibine kadar giderim."
Akşener bu "direnç"le MGK salonuna yöneliyor. Biz de komutanlarla sohbeti sürdürüyoruz. Konu: İran Ordusu'nun aymazlığı...
İran'da bulunmuş komutanlar iki ordu arasındaki farkı anlatıyorlar...

Yazara Email f.bila@milliyet.com.tr