Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Erdoğan'ın, "Mahkemenin de bu konuda söz söylemeye hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır" sözleri, "Türbanla ilgili düzenleme pozitif hukukun mu dinin mi konusudur?" sorusunu gündeme getirdi.Bu soruyu yönelttiğimiz Danıştay Başkanı Ender Çetinkaya, bu konunun tartışmaya bile gerek olmayacak biçimde hukukun, dolayısıyla mahkemelerin konusu olduğunu vurguladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) türban hakkındaki kararıyla ilgili yorumu hem hukuk hem siyaset dünyasında yankı buldu. Çetinkaya, bir polemiğe girmek istemediğini belirterek, konuyu hukuki açıdan şöyle değerlendirdi:"Yargı organları kararlarıyla konuşur. Biz de türbanla ilgili kararımızla konuşmuş olduk. Bu tür düzenlemelerin pozitif hukukun, mahkemelerin konusu olduğu tartışılmaz bile. Bunda bir kuşku yok. Eğer, mahkemenin konusu olmasaydı biz zaten karar vermezdik. Karar verdiğimize göre belli ki mahkemenin konusudur. Kararımızın gerekçesi de okunursa, bu kararın laiklik ve üniversitelerin özerkliği gerekçelerine dayandığı da görülür."Danıştay 8. Dairesi, türban kararının gerekçesinde, yükseköğretim dersliklerinde ve ilgili yerlerde dinsel inançları simgeleyen belirtilerden ve yükseköğretimde karışıklık ve karmaşa yaratan, huzur bozan durumlardan uzak kalınması zorunluluğu bulunduğunu belirtmiş ve üniversitede türban takılmasını laik eğitim kurallarına ve yükseköğretim ilke ve amacına aykırı bulmuştu. 'Kararımızla konuştuk' CHP lideri Deniz Baykal ise, Erdoğan'ın yorumunun laiklik ilkesine ve bu ilkeyi düzenleyen Anayasa'ya aykırılık oluşturduğunu vurguladı. Baykal, Erdoğan'ın sözlerinin din devleti özlemi yansıttığını kaydederek, şu değerlendirmeyi yaptı:"Bu sözler, demokratik laik Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın ağzından çıkmamalıydı. Mahkemenin söz söyleme hakkı yokmuş, din ulemasının varmış. Ulemaya sormalıymışız. Bu ne biçim bir anlayış? Bu nasıl bir özlem? Ulemaya başka ne soracağız? Dört eşli olmayı mı soracağız? Recmi mi soracağız? Miras hakkını mı soracağız? Kadın haklarını mı soracağız? Sonra kime soracağız? İran'in Şii ulemalarına mı? Suudi Arabistan'ın Vahabi ulemalarına mı? Başbakan'ın atadığı bürokratlara mı? Kime soracağız? İslamda ruhban sınıfı mı var? Bu sözler Başbakan'ın kafa yapısını ortaya koyuyor. Nasıl bir devlet düzeni istediği anlaşılıyor."Baykal, Erdoğan'ın, "Dinde bunun yeri var, bu alanda mürekkep yaladım" sözlerini eleştirirken de şöyle konuşuyor:"Başbakan biliyormuş, dinin emriymiş, bu konuda mürekkep yalamış. Hiç uzağa gitmesin, yanı başında Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın var. Bu alanda bir bilim adamı olarak Sayın Aydın'a sorsun, öğrensin."CHP lideri, Başbakan'ın bu sözleriyle değişmediğini bir kez daha kanıtladığını vurgulayarak, şu yorumu yaptı:"Sayın Erdoğan daha önce referansım din diyordu. Sonra değiştim dedi. Demokrasi benim için amaç değil, araçtır dedi. Sonra yine değiştim dedi. Amacıma ulaşmak için papaz elbisesi bile giyerim demişti. Şimdi anlaşıldı ki, amacına ulaşmak için papaz elbisesi değil, başbakan elbisesi giymiş."Baykal, "Bu zihniyetin Çankaya'ya çıktığını düşünün" derken, kastettiği zihniyetin Başbakan'ın bu sözlerine yansıyan zihniyet olduğunu vurguladı. fbila@milliyet.com.tr Baykal: Aydın'a sor