Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


YALOVA

       Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile deprem bölgesine giderken uçakta konuşma olanağı buluyoruz.
       İlk konu ve soru, Hizbullah vahşeti...
       Cumhurbaşkanı Demirel'in değerlendirmesi şöyle:
       - Olayın adı üstünde. Hizbullah vahşeti. Cinayetleri fevkalade gizlilik içinde işlemişler. Hizbullah PKK'nın ürünüdür, daha doğrusu türevidir. Başlangıçta PKK'ya karşı çıkan bir hareket gibidir. PKK, Marksist, dinsiz, terörist bir hareket. Güneydoğu halkını rahatsız ediyor. Hizbullah başlangıçta PKK'ya karşı halkın kendini korumaya kalkması gibi bir olaydır. Halkı korumaya yönelen bir olay gibi ortaya çıkmış, o da terörist ayrılıkçı ve dinci bir örgüt olmuştur.
       Demirel, Hizbullah olayının yeni bir safhasıyla karşı karşıya bulunulduğunu belirterek şöyle diyor:
       - Bu yeni safha büyük şehirlerde ortaya çıkmalarıdır. Daha önce büyük şehirlerde yoktu. Oralarda görülmeye başlanmaları ipuçlarını da ortaya çıkardı ve yaptıkları vahşet bu ipuçlarıyla açığa çıkarıldı.
       Cumhurbaşkanı Demirel, Hizbullah bir dönem devlet tarafından korunup kollandığı eleştirilerini ise şöyle yanıtlıyor:
       - Bu eleştirilerin mantığı yok. Devlet hangi sebeple olursa olsun böyle bir örgütü korumaz. Devlet cinayet işlemez, işletmez. Eğer devletin gücü kullanılarak veya adamları kullanılarak bu tür işler yapılmışsa suçtur. Bundan kimse yakasını kurtaramaz. Devlet güç kullanır ama bu güç meşrudur ve meşru yollardan kullanılır. Eğer devletin gücü yetmiyor da, otoritesi yetmiyor da başkaları devreye giriyorsa zaten devlet tükenmiş, dağılmış demektir.
       Demirel Kocaeli'de soruları yanıtlarken de, "Vahşet vahşettir. Müslüman adam öldürmez. İslam adına terör, vahşet yapılmaz. Vahşetin İslam adına yapılması da yanlıştır. Vahşetin İslam'a bulaştırılması da. İslam'da kan yoktur" diye konuşuyor.
       * * *
       İKİNCİ konu ve soru, cumhurbaşkanlığı seçimi...
       Demirel, Başbakan Ecevit'in liderler turu sonrası kendisiyle yaptığı görüşme konusunda ise şu değerlendirmeyi yapıyor:
       -Sayın Başbakan gayet şeffaf. Basına ne söylediyse bana söylediği de odur. Benim ismim geçtiği için bana bilgi verilmiştir. Madem böyle bir adım atıldı; saç kesilir, öne dökülür ve saçın rengi görünür. Bu saçı toplayıp boyatmak da mümkün değildir. Kimsenin kimseyi zorladığı yok. Ne yapılacaksa hür iradeyle ve Anayasa içinde yapılacaktır. Anayasa'nın zorlanmasına ve keyfiliğe önce ben izin vermem. Benim görevim zaten Anayasa'nın uygulanmasını sağlamaktır.
       * * *
       Cumhurbaşkanı Demirel, deprem bölgesinde yapılan işlerin dökümünü yaparken sonucun "başarı" olduğunu söylüyor. Özellikle felaketin büyüklüğü ve kış koşulları dikkate alındığında yapılanların büyüklüğünün daha iyi anlaşılacağını vurguluyor. Cumhurbaşkanı Demirel deprem bölgesinin 400 km. karelik bir alanı kapsadığını ve felaketten 250 bin kişinin etkilendiğini belirterek şu bilgileri veriyor:
       - 17 Ağustos'ta 245 bin, 12 Kasım'da 45 bin ev ve işyeri yıkılmış ve oturulamaz hale gelmiştir. 18 bin kişi yaşamını yitirmiştir. Toplam 250 bin vatandaş ciddi zarar görmüştür. İlk hedefimiz enkaz altında kalanları kurtarmak ve insanlara geçici ve kalıcı meskenler yapmaktı. Şimdi bölgede devlet 31 bin geçici mesken planlamış, bunun 28 binini yapmış ve 23 binini teslim etmiştir. Şu anda 19 bininde oturulmaktadır. Geçici meskenlerin bazıları da boştur. Özellikle Kocaeli bölgesinde. Ayrıca sahil bölgesinde de isteyenin gidip oturabileceği imkanlarımız mevcuttur.
       Cumhurbaşkanı Demirel, Kocaeli ve Yalova'ya yaptığı bu gezide asıl amacının vatandaşın geçici konutlara niye yerleşmek istemediğini anlamak olduğunu vurguluyor.




Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr