Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti sırasında Diyarbakır’ın kepenk kapatması, sokak gösterileri yapılması; ardından DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün gündeme getirdiği talihsiz “soykırım” iddiaları neyi gösteriyor? “Diyarbakır manzaraları”ndan ne gibi sonuçlar çıkarabiliriz?

Diyarbakır mücadelesi
1- Öcalan’a İmralı’da kötü muamele yapıldığı iddiasıyla başlatılan ve Başbakan Erdoğan’ın ziyareti sırasında tırmandırılan olaylar ve kepenk kapatma eylemi, PKK ve DTP’nin yerel seçim stratejisini ortaya koyuyor. Türk’ün yaptığı konuşma da yine bu stratejinin bir parçası. PKK ve DTP, yerel seçimler öncesinde etnik milliyetçiliği körüklüyorlar. Tabanı bir arada tutmak amacıyla Öcalan faktörü, terör, şiddet, tehdit dahil her türlü aracı, “Türk-Kürt” ayrımı için kullanıyorlar. Bu etnik milliyetçilik atmosferinin yerel seçimlerde DTP’nin işine yarayacağını hesaplıyorlar. “Diyarbakır’ı istiyorum” diyen Başbakan Erdoğan ve AKP’ye, “Alamazsınız” mesajı veriyorlar.

Liderlik Öcalan’da
2- Diyarbakır manzaraları ve Türk’ün konuşması gösteriyor ki, liderlik Öcalan’da. Eylemlerin ve şiddetin gerekçesi olarak Öcalan’a yapılan kötü muamele gösteriliyor. DTP, bölge halkının Öcalan’ı liderleri olarak gördüğünü ve ona yapılacak işlemlere karşı halkın sokağa dökülmeye hazır olduğunu göstermeye çalışıyor. Diyarbakır olayları gösteriyor ki, DTP, İmralı’dan bağımsız bir siyasi varlık değil. Aksine, lider kültürünü kullanarak, Öcalan’dan güç alan bir parti. Yerel seçimlerde de aynı yöntemi kullanacak.

Mağdur pozisyonu
3- DTP, Diyarbakır’da sergilediği tutumla, adeta kendini kapattırmaya çalışıyor. Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararı vermesini istiyor gibi bir izlenim veriyor. Böyle bir kararın DTP’lileri “mağdur” yapacak bir pozisyona düşürmesi arzu edilen bir sonuç gibi duruyor. Bu pozisyonun de yerel seçimlerde işe yaracağı hesabı yapılıyor. Belki DTP için belediyeleri elde tutmak, TBMM’de temsil edilmekten daha önemli. DTP’nin kapatılması hali bir yandan özellikle Batı’ya dönük “Siyaset yapmamıza izin verilmiyor” yakınmalarına gerekçe olacak, bir yandan da yerel seçimlerde DTP’nin arkasındaki safları sıklaştıracak bir etki yaratabilir. DTP’nin bir hesabı da belki bu...

Başbuğ etkisi
4- Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un terörle mücadelenin ekonomik, sosyal ve kültürel yönleriyle ilgilendiği biliniyor. Diyarbakır gezisi sırasında sivil toplum örgütleriyle görüşmesi, keza karargâhta sivil uzmanlarla bir araya gelmesi, PKK ve DTP’yi çatışma politikasına sarılmaya itmiş olabilir. Karakollara yapılan baskınlar, Diyarbakır’daki saldırı ve eylemler, olayı yeniden silahlı alana hapsetmeye ve Başbuğ’u diğer alanlarda köprü kurmaktan alıkoymaya yönelik girişimler olarak görülebilir.

Barzani teması
5- Keza, Ankara’nın Barzani ile temasa geçmesi ve PKK’ya karşı yanına çekmeye çalışması da PKK’nın silahlı eylemleri tırmandırmasında etkili olan gelişmelerden biri olarak değerlendirilebilir. PKK’nın ve DTP’nin bu temastan memnun olmadığı bir sır değil.
PKK ve DTP’nin bu tutumu, “barış içinde bir arada yaşama” söylemiyle örtüşmüyor. Ayrılıkçı, etnik milliyetçi tutumun terk edilmediğini ve kolay kolay terk edilmeyeceğini gösteriyor.