Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hocaların hocası Prof. Dr. İhsan Doğramacı’yı son yolculuğuna uğurladık. Doğramacı, hak ettiği bir törenle uğurlandı. Kuşku yok ki, İhsan Doğramacı, eğitim dünyasında hep özel bir yere sahip olacak ve hizmetleriyle anılacaktır.
Doğramacı Hoca, uzun ömrünü, neredeyse son nefesine kadar eğitime adadı. Maddi ve manevi tüm varlığını eğitim için vakfetti. Ender görülecek, örnek bir eğitim gönüllüsüydü.

YÖK eleştirisi
Eğitim dünyamıza damgasını vuran en önemli isimlerden biri olarak tarihe geçen Doğramacı Hoca’nın en çok eleştirildiği dönem, YÖK yılları oldu. Hoca, bu dönemde özellikle kamuoyunda “1402’likler” olarak bilinen solcu öğretim üyelerinin üniversiteden atılmalarından sorumlu tutuldu. 12 Eylül sonrasında üniversitelere getirilen kılık-kıyafet-sakal düzenlemeleri nedeniyle eleştiri yağmuruna tutuldu.
Ancak Doğramacı, bu eleştirileri kabul etmedi. Bu uygulamaları üstlenmedi. Sorumluluğun 12 Eylül yönetiminde aranması gerektiğini savundu. Ayrıca, kılık-kıyafet-sakal yasaklarının da kendisine ait olmadığını, hatta aksini talimatlandırdığını da savundu.

Yenilikçi yönü
İhsan Doğramacı Hoca’nın eğitim dünyamıza kazandırdıkları çok daha fazladır. Geniş ufuklu, yenilikçi bir bakış açısı ve bunu yaşama geçirecek bir üstün beceriye sahipti. Bugün dünyayla yarışabilen üniversitelerimiz varsa, bunda Doğramacı Hoca’nın katkısı çok büyüktür. Bilime ve sanata verdiği önem, bu yönde insana yaptığı yatırım her zaman saygıyla anılacaktır. Doğramacı, bu yenilikleri yaşama geçirerek, mevzuat engellerini, aşılmaz sanılan kalıpları, geçilmez sanılan bürokrasiyi hep ikna ederek aşmasını bildi.

Ankara’dan Hacettepe’ye
Doğramacı Hoca’nın Ankara Üniversitesi’den yarattığı Hacettepe’nin zorlu öyküsü, bir efsane olarak hep anlatılır. Ankara Üniversitesi’nden aldığı bir fideyi Hacettepe gibi birinci sınıf bir üniversiteye hangi zorluklarla dönüştürdüğü, yetiştirdiği hocaların hep dilindedir.
Hacettepe Üniversitesi, bugün Türkiye’nin sadece ulusal değil uluslararası alanda da övünç duyduğu en saygın üniversitelerimizden biriyse, bunu Doğramacı’nın attığı temele borçludur.

Hacettepe’den Bilkent’e
Doğramacı Hoca, Hacettepe’yle yetinmedi. Türkiye’ye bir de Bilkent Üniversitesi armağan etti. Uluslararası bilimsel ölçülere ve donanıma sahip olan Bilkent de bugün Türkiye’nin gurur duyduğu üniversitelerimizden biri. Bilkent’le vakıf üniversitelerine öncülük eden Doğramacı’nın yolundan giden öğrencileri, Türkiye’ye birçok üniversite kazandırdılar.

Doğu’ya yatırım
Doğramacı Hoca’nın öncülüğündeki Bilkent, eğitimde fırsat eşitliği bağlamında Doğu ve Güneydoğu’ya eğitim yatırımının öncüsü oldu. Erzurum’da açılan Bilkent Lisesi bir ilkti. Bilkent Rektörlüğü görevini başarıyla yerine getiren, üniversiteyi uluslararası standartlarda geliştiren ve dün bu görevini Prof. Dr. Abdullah Atalar’a devreden, oğlu Prof. Dr. Ali Doğramacı, Erzurum örneğini Güneydoğu’ya da taşıyacaklarını açıklamıştı. Keza, Erbil’de bir eğitim kompleksinin inşa edilmekte olduğunu da duyurmuştu. İhsan Doğramacı ve Ali Doğramacı’nın ilkokuldan üniversiteye kadar Bilkent’le bir ekol yarattıklarını söylemek gerekir.
Doğramacı adı bu hizmetleriyle anılacaktır. İhsan Doğramacı Hocamıza Allah’tan rahmet, ailesine, öğrencilerine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.