Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kamuda ücret dengesizliğini gidermeyi amaçlayan düzenleme gündeme geldiğinden bu yana DSİ mühendislerinden ısrarlı mektuplar, mesajlar geliyor.
DSİ mühendisleri ücretlerinden örnekler vererek en büyük haksızlığın kendilerine yapıldığını öne sürüyorlar.
Başta GAP projesi olmak üzere Türkiye'nin en önemli yatırımlarında emeği bulunan mühendislerin şikayeti, yıllar içinde ücretlerinin başka kurumlarda görev yapan meslektaşlarının çok gerisinde kaldığı, hatta, aynı kurumda ilkokul mezunu olan ancak toplu sözleşmeden yaralanan işçi arkadaşlarından bile çok düşük maaş almaları...
Verdikleri örneklerden birkaçı şöyle:
"Aynı kıdemde aynı işi yapan bir mühendis TPAO ve BOTAŞ'ta 1 milyar 335 milyon lira, TEAŞ, TEDAŞ'ta 944 milyon lira alırken, bunca baraj, sulama ve enerji tesisinin etüt, proje ve kontrollük sorumluluğunu taşıyan DSİ'deki bir mühendis 540 - 650 milyon lira arasında ücret alabilmektedir. Bu durum hak ve hukuk ilkelerine, ILO ilkelerine ve çağdaş standartlara aykırı bir durumdur. Bu nedenle değişik ücret alan biz mühendislerin ücretli emsallerimizin seviyesine öncelikle çıkarılmalıdır. Biz DSİ mühendislerine reva görülen ikinci sınıf mühendis muamelesi uygulamasına artık son verilmelidir.
İlkokul mezunu vasıfsız bir işçinin yarısı kadar maaşla diplomalarımızdan utanır hale sokulduğumuz gibi bizim ve çocuklarımızın en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz haldeyiz."
DSİ mühendislerinin verdikleri örnekler çarpıcı...
Kamuda birçok meslekte benzeri dengesizlikler olduğu biliniyor.
Öne çıkan ve bütün meslekler için geçerli olan dengesizlik ise memur ile işçi ücretleri arasındaki farklılıklar.
Kamu personel rejiminin artık çöktüğü çoktan bile bir gerçek. Bu nedenle de personel rejimindeki çarpıklıkları giderecek projeler gündeme getiriliyor. Ancak, bu dengesizliklerin 5 yıla yayılacak bir seri düzenleme ile giderilmesi düşüncesi acil gereksinmelere yanıt verecek kapsam ve çabuklukta olmaktan uzak görünüyor.
Kamu personel rejimi uzun bir zamana yayılmadan köklü bir reforma tabi tutulmalıdır.