Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ABD’de Irak’a müdahale konusunda siyasi iradenin oluştuğu artık anlaşıldı. Washington şimdi müdahalenin yöntemi ve kapsamı konusunda planlama çalışmaları yürütüyor. Bu amaçla Irak’a komşu ülkelerden alacağı desteği saptama sürecinde. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz’in Türkiye ziyareti de aynı amaca yönelikti.
Wolwofitz’in ziyareti sonrasında Ankara’nın Washington’a söz verdiği, muhtemel operasyona her yönüyle yardım edileceği, bunun için mali pazarlık yaptığı öne sürüldü. Başbakan Bülent Ecevit, bu iddiaları doğrulamadı. Ecevit, bu konudaki sorumuzu şöyle yanıtladı:
"Kimseye söz vermedik. Aksine, Irak konusundaki düşüncelerimizi tekrarladık. Irak’a müdahalenin doğuracağı sakıncaları anlattık. Anlaşılıyor ki, ABD’nin Irak’a müdahale kararı kesinleşmiş görünüyor. Ancak biz kendi görüşlerimizin, Türkiye açısından yaratacağı sakıncaları bir kez daha söyledik. Herhangi bir taahhütte bulunmadık. Gelişmeleri yakından izliyoruz. Ve kendi açımızdan önlemlerimizi alıyoruz."
Amerika’nın son zamanlarda yaptığı hazırlıklar dikkat çekici. Körfez’deki üslerini Kuveyt, Katar gibi ülkelere doğru çekti. Bu bölgedeki ABD yanlısı emirliklerdeki altyapı çalışmalarını tamamladı, havaalanlarını genişletti. Yenilerini inşa etti. Ve bölgeye 30 - 35 bin düzeyinde asker konuşlandırdı. Bu hazırlıklar ABD’nin güneyden bir kara operasyonu da planladığına işaret sayılıyor.
Aynı rahatlık kuzey için pek geçerli değil. Türkiye açısından olaya bakıldığında ABD’nin öncelikle Türkiye’deki üs ve havaalanlarını kullanmak isteyeceği biliniyor. Buna karşılık, kuzeyden bir kara harekatına Türkiye’nin öteden beri sıcak bakmadığı da bir gerçek.
Bu koşullarda Irak’a bir müdahale olursa Türkiye ne yapar?
Ankara, Kuzey Irak’la yakından ilgili. Kuzey Irak’taki gelişmeleri ulusal güvenliği ve bütünlüğü bakımından çok yakından izliyor. Bu nedenle muhtemel bir müdahale sonrasında Kuzey Irak’tan Türkiye’ye doğru yönelebilecek bir göç hareketi ile siyasi oldu - bittilere karşı tetikte bekliyor. Müdahalenin gerçekleşmesi halinde bu tür gelişmeler karşısında geç kalmamak için Türkiye’nin Kuzey Irak’ta güvenliğini sağlayabilecek bir güç bulundurması Ankara’daki stratejistler bakımından normal sayılıyor. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta böyle bir önlem alması ABD’den bağımsız olarak ulusal çıkarlarının bir gereği olarak görülüyor. Bu nedenle ABD’nin operasyonuna Türkiye’den verilecek desteğin tümüyle "mali pazarlık" niteliğinde görülmesi yanlış bulunuyor.
Buna karşılık, havaalanlarının kullandırılması ve bazı diğer desteklerin yanı sıra müdahaleden sonra Türkiye’nin uğrayacağı muhtemel ekonomik kaybın masaya sürülmesi gerektiği üzerinde duruluyor. Irak’a müdahale edilmesi halinde Türkiye’nin savaş bölgesine olan yakınlığı nedeniyle turizm gelirlerinde büyük düşme olacağını tahmin etmek çok zor değil. Bu nedenle Ankara’nın muhtemel zararlarını içeren bir paketle pazarlığı sürdürmesinde fayda olduğu vurgulanıyor.
İç siyasi gelişmeler nedeniyle gölgede kalan Irak sorunu hızla yaklaşıyor.