Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fikret BİLA

YILMAZ - Baykal zirvesinden sonra ufukta görünen seçim konusunda DSP lideri Bülent Ecevit, ne düşünüyor?
Başbakan Yardımcısı Ecevit, CHP lideri Baykal'ın Meclis'teki reform yasa tasarıları ile laiklik paketine destek vereceğini açıklamasından memnun. Ancak, bu desteğin, "seçim pazarlığı"na bağlanmasının yanlış olduğunu düşünüyor.
Ecevit'in Yılmaz - Baykal zirvesinden sonra gündeme gelen, "seçim tarihinin belirlenmesi" konusundaki değerlendirmesi şöyle:
"Sayın Baykal'ın Meclis'teki tasarılara destek vereceğini açıklaması elbette olumlu bir yaklaşım. Ancak, bu desteğin şimdiden seçim pazarlığına bağlanması yanlış olur. Eğer, CHP samimi ise böyle bir desteği, seçim tarihi pazarlığına bağlamaması gerekir. O taktirde, reform yasaları ve laiklik paketi konusunda samimi olmadıkları ortaya çıkar."
Ecevit, Türkiye'nin sürekli seçim atmosferinde tutulmasının çok yanlış olduğunu ve olumsuz etkilerinin görüldüğünü anımsatarak, şöyle diyor:
"Bana göre, önce Meclis'teki tasarılar yasalaşmalı, ondan sonra seçim konusu değerlendirilmeli. Şimdiden seçim tarihi belirlenir ve ilan edilirse, ne Meclis'te verimli çalışma olur, ne de iyiye gitme işaretleri veren ekonomi bu gidişini sürdürebilir. Meclis'teki tasarılar yasalaştıktan sonra o zaman oturulup, bu konu konuşulabilir. Şimdiden seçimi telaffuz etmek bile hem halkı, hem de Meclis'i olumsuz yönde etkileyecektir."
Ecevit, ayrıca Baykal ve CHP'nin
"seçim pazarlığı"na ihtiyaçları olmadığını da vurgulayarak, "isterlerse yarın hükümeti düşürebilirler. Bu nedenle bir pazarlığa da gereksinimleri yok" diyor.
Başbakan Yardımcısı Ecevit, Yılmaz - Baykal zirvesinde Meclis'teki memura sendika yasasının geri çekilmesi konusunda ise şu değerlendirmeyi yapıyor:
"CHP, bu yasa tasarısını Meclis'te engelledi ve Meclis'i tıkadı. Sayın Yılmaz, Sayın Baykal'la görüşürken, bu yasanın geri çekilmesi isteğini bana iletti. Mecburen kabul ettik. Meclis'teki tıkanmanın ortadan kaldırılması için Sayın Baykal'ın bu talebi mecburen kabul edilmiş oldu. Ancak CHP, bu konuda da hem Anayasa'nın bir emrini dikkate almamış oluyor, hem de kamu görevlilerinin bir hakkı almalarını engellemiş oluyor. Oysa, Anayasa'ya göre önce sendikalaşma hakkının sağlanması gerekli. Bana göre, kamu görevlileri önce bu hakkı alıp ceplerine koymalıydılar. Ondan sonraki aşamalarda grev ve toplu sözleşme konuları da ele alınabilirdi. Kaldıki, Anayasa'nın 54. maddesi gereğince sonuçta Yüksek Hakem Kurulu'na giden anlaşmazlıklarda kamu işçilerin durumu da aynı."
Ecevit, grevli toplu sözleşmeli sendika hakkının sağlanması için Anayasa'da kamu görevlileri için belirlenen, "statü hukuku"nun değiştirilmesi ve ilgili yasaların da bu değişiklikle uyumlu hale getirilmesi gerektiğine işaret ederek, bu sağlanmadan Meclis'teki yasanın engellenmesinin anlam taşımadığını vurguladı.
Ecevit, Fethullah Gülen Hoca'yla ilgili olarak kendisine yöneltilen eleştirileri yanıtlarken de, şöyle dedi:
"Ben Sayın Fethullah Gülen'le sanıyorum üç kez görüştüm. Bunların hiçbirinde siyasi konulara girmedik. Felsefe, din ilişkisinden, Orta Asya'dan gelen halk erenlerinin Anadolu'nun kültürüne katkılarından söz ettik. Şimdi, 1970'lerdeki verilerle eleştiriler yöneltiliyor. Oysa, insanlara değişme hakkı tanınmalıdır. Ben, bugünkü gözlemlerim içinde Fethullah Gülen ve çevresindekileri rejim için kaygı verici bir durumda görmüyorum. Laiklik açısından bir tehdit oluşturdukları izlenimi almıyorum. Bilimin de izah edemediği konular var. Din, çok hassas bir konudur. Ayrıca, Gülen ve çevresindekilerin eğitime verdikleri önem ve bunu Atatürk ve laikliğe aykırı olmayan bir biçimde uygulamaları da önemli. Sibirya'da, Moğolistan'da kolejler açıyorlar. Orta Asya ülkelerinde okullar açıyorlar. Ve buralarda laikliğe aykırı bir eğitim olmadığı belli. Yoksa o okulların açılmasına izin verilmez. Elbette çok büyük bir organizasyon ve önemli bir kaynak olduğu gerçek. Bu nedenle bazı kuşkular duyulmasını da doğal karşılıyorum. Ama, benim bile bilebildiğim kadarıyla İran tipi bir rejime karşılar, Suudi Arabistan anlayışına karşılar. RP'yi desteklemiyorlar. Kendilerine getirilen partileşme önerilerini reddediyorlar. İrtica bunun neresinde, anlayamadım. Geriye bir tek Sayın Gülen'in kravat takmaması kalıyor, ama çevresine baktığımızda o insanların kravat taktıklarını da görüyoruz."
Ecevit, Gülen cemaatinin laik Cumhuriyet'e yatkın ve yakın bir izlenim verdiğini belirttikten sonra, "kaldıki, bütün faaliyetleri ve kurumları da denetime açık. Devletin bu konularda boşluk bırakmaması gerekir" diyor. Ecevit ayrıca, Gülen konusunda duyulan kuşkunun bir önyargıya dönüşmemesi gerektiğini de belirtiyor.



Yazara Email F.Bila@milliyet.com.tr