Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Doğu ve Güneydoğu için hazırlanan "eylem planı"nın ana hatlarını dün duyurmuştuk.
       Milli Güvenlik Kurulu'nun Aralık 1999 toplantısında alınan karar uyarınca hazırlanan planın kaynağını bölgede gerçekleştirilen bilimsel nitelikli ve detaylı bir çalışma oluşturuyor. Bu çalışmada ortaya çıkan gerçekler özellikle siyasi partilerin üzerinde önemle durmalarını gerektirecek nitelikte.
       Rapora kaynaklık eden çalışmaların ortaya çıkardığı en önemli eksiklik ve aksaklığın, kamu yönetiminde olduğunu ortaya koyuyor ki; bu gerçek sadece Güneydoğu bölgesi için değil bütün Türkiye için geçerli. Bir idare reformunu gerekli kılan eksiklik ve aksaklıklar, vali ve kaymakam esasına dayalı sistemin bugünkü haliyle işlerlik ve işlevsellikten uzak kalması.
       Vali ve kaymakam atamalarının meslek yeterliliğinden çok yıllardır siyasi ölçülere göre yapılmış olması "mülki idare hizmetleri" sınıfını felç etmiş gibi görünüyor.
       Bu sorunun çözümü için planda yer alan öneri, yargıçlık - savcılık mesleğinde olduğu gibi bir "valilik teminatı" müessesesinin getirilmesi ve atamaların bir çeşit siyasetten bağımsız bir kurula verilmesi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gibi ama bu kurulun taşıdığı zaaflardan arındırılmış bir atama düzenlemesi öngörülüyor. İlk adım olarak valilerin, yargıçlar gibi, "birinci sınıfa ayrılmış mülki idare amirleri" arasından atanması esası getirilerek, belirli bir nitelik ve birikime ulaşmış meslek mensupları arasından valilerin atanması ve belirli bir süre o ilde görev yapmalarının güvence altına alınması amaçlanıyor.
       Türkiye'nin gerçekten böyle bir reforma gereksinimi var.
       Son yıllarda mülki idare amirliği mesleğinin niteliksel olarak gerilemekte olduğu, özellikle de kaymakamlık mesleğinin cazibesini yitirmesi karşısında, bu görevin "idarenin ele geçirilmesi"ni amaçlayan rejim karşıtı akımlarca doldurulmaya çalışıldığı biliniyor.
       Hepsi olmasa bile büyük çoğunlukla "kaymakam görüntüsü"nün çağdaş Cumhuriyet niteliklerinden hızla uzaklaştığı, yapılan bilimsel çalışmalarla da ortaya konulmuş durumda. O kadar ki, 18 ilçesi bulunan bir ilde yapılan ve kaymakamların eşleriyle katıldığı bir etkinlikte, sadece bir kaymakamın eşi hariç, 17'sinin türbanlı olduğu ve erkeklerle el sıkışmadığı gözleniyor.
       Bu görüntünün bazı illerde valiler düzeyine çıktığı da ayrı bir gerçek.
       Laik Cumhuriyet'i ve Cumhurbaşkanı'nı temsil eden vali ve kaymakamların, demokratik, laik çağdaş Cumhuriyet değerlerine sahip olmaları bir yana, bu değerleri geliştirmeleri, bu konuda halkı eğitici etkinlikler düzenlemeleri, örnek olmaları, genel kültür düzeyi yüksek, entelektüel ilgi alanları zengin, ülke ve dünya gündemine hakim yöneticiler olmaları, görevlerinin doğal bir gereği.
       Bu niteliklerden uzaklaşmak, mülki idare amirliği mesleğini süratle deforme ettiği gibi Cumhuriyet karşıtı akımların devlet eliyle güçlendirilmesi sonucunu doğuruyor.
       Buna bir de siyasi tercihlerle vali ve kaymakam atamaları eklenince, maiyet memurluğundan başlayarak meslek mensubu olarak yetişen mülki idare amirlerinin "merkez"de oturmaları kaçınılmaz oluyor.
       Bütün bu unsurlar göz önünde bulundurularak, hükümetin, eylem planını esas alarak, bu konuya artık neşter vurması gerekiyor.


Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr