Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Baskın yapmak üzere Irak sınırından girmeye çalışan PKK’lılar sanılarak F-16’larla vurulan grubun kaçakçılık yapan sınır köylerindeki vatandaşlar olduğu anlaşıldı.
F-16’larla gerçekleştirilen operasyon sonrasında yaşları 12-28 arasında değişen ve Irak’tan katırlarla kaçak sigara, şeker, mazot getiren 35 genç yaşamını yitirdi.
Facia boyutundaki bu olay bütün Türkiye’de büyük üzüntü yarattı.
Genelkurmay Başkanlığı, ilk kez bir operasyon sonrasında yaşamını yitirenlere başsağlığı ve yakınlarına sabır dileyen bir açıklama yaptı. Bu açıklama ölenlerin terörist olmadığı ve büyük bir yanlış yapıldığının kabulü anlamı taşıyordu.
Genelkurmay, bu facianın nasıl meydana geldiğini, bu hatanın nasıl yapıldığını aydınlatmak üzere idari bir inceleme yürütüyor. İncelemenin sonuçları da kamuoyuyla paylaşılacak.

Üç temel faktör
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK), kaçakçı grubunu PKK’lı olarak değerlendirmeye ve uçaklarla müdahaleye sevk eden nedenler nelerdir?
Askeri çevreler de dahil olmak üzere dün Ankara’da yaptığım araştırmada üç temel faktör öne çıktı:
1- Hava harekâtının insansız hava aracı (İHA) görüntülerine dayanılarak yapılması,
2- Sınır ötesindeki alanda grubu gözleyecek kara istihbarat unsurunun bulunmaması,
3- Sonuncusu Gediktepe Karakolu olmak üzere Hantepe, Dağlıca ve Aktütün karakollarına PKK’nın yaptığı baskınlar.

İHA ayırt edemiyor
TSK’yı F-16’ları havalandırmaya yönelten tekel faktör, İHA’dan gelen görüntüler. İHA’lar, hareket eden canlının insan mı, hayvan mı olduğunu ayırt edebiliyor, ancak daha fazla detay görüntü alamıyor. Bu durumda insanların kıyafetlerinden, taşıdıkları malzemelerden terörist mi, kaçakçı mı, normal vatandaş mı olduğu anlaşılamıyor.
Bu operasyonda, TSK’nın, İHA görüntülerinden insanları ve katırları tespit ettiği ve sınırı geçmeye çalışan terörist grup olarak değerlendirdiği görülüyor.

Kara istihbarat unsuru yok
Yine edindiğim bir diğer bilgi İHA’dan gelen görüntüleri detaylandıracak ve doğrulayacak insana dayalı bir istihbaratın olmadığı. Grubun Irak tarafındaki hareketini gözleyecek bir kara istihbarat unsuru bulunmadığı için değerlendirme sadece İHA görüntüsü üzerinden yapılıyor. Yanlışa neden olan bir temel faktör de bu.

Karakol baskını sendromu
F-16’ları harekete geçiren bir diğer temel faktör de daha önce yaşanmış karakol baskınları. Son olarak Gediktepe Karakolu olmak üzere Hantepe, Dağlıca, Aktütün karakollarına PKK’nın yaptığı baskınlar, TSK’nın refleksini etkilemiş görünüyor. Bu psikolojik faktör, PKK’nın karakol baskınlarını gece katırlarla ağır silahlar taşıyarak gerçekleştirmiş olmasından kaynaklanıyor.
Bu baskınlar sonrasında İHA görüntüleri olmasına rağmen TSK’nın gerekli önlemi almamakla, tespit ettiği gruba müdahale etmemekle eleştirilmesi ve hatta giderek bu eleştirilerin, TSK’nın PKK saldırılarını seyrettiği, komutanların, askerlerin şehit edilmesini özellikle istediği, PKK’ya istihbarat verdikleri gibi çok ağır suçlamalara varmış olması. Bu baskınlar üzerinden TSK’nın itibarının zedelenmesi yönünde kampanyalara dönüştürülmüş olması, İHA’da görüntüleri çoban veya kaçakçı sandık diye açıklama yapan komutanların vatan hainliği imalarıyla suçlanması TSK’da, katırlı konvoylar ve karakol baskınları sendromu yaratmış durumda.

Diğer faktörler
Bu faciaya yol açan kararda etkili olan diğer faktörler de şöyle sıralanıyor:
Grubun PKK’nın ana kampına açılan ve tek geçiş olan yoldan sınıra doğru hareket etmesi. 59 kişilik büyük bir grup halinde hareket etmeleri. Konvoyda çok sayıda yüklü katır bulunması. Grubun gece ilerlemesi. PKK’nın aynı yolu kullanarak sınırdan birçok kez sızmış olması.

Yeni konsept
Son dönemde arka arkaya gerçekleştirilen başarılı operasyonlar dikkat çekiyordu. Bu sonuçta asker ve polisin uyumlu çalışması, istihbarat işbirliğine yönelmelerinin büyük payı olduğu gözleniyordu.
Ayrıca askerin alan hâkimiyetine yöneldiği, teröristleri etkisiz hale getirirken onları canlı yakalamaya büyük gayret sarf ettiği, ikna etmeye çalıştıkları, insani yaklaşım içinde oldukları, üşüyen teröriste parkasını bile verdiği, komutanların şefkatle yaklaşarak konuştukları kamuoyuna yansımıştı.
Bu yaklaşım kamuoyundan da takdir görmüş ve terörle mücadelede hukuki ve insani ölçülere özen gösterilmesi olumlu bir imaj çizmişti.
35 sivilin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan son olayın, yeni konsepti ve onun yarattığı bu imajı ciddi ölçüde zedeleyeceğini tahmin etmek zor değil.
Kuşkusuz hiçbir gerekçe 35 sivilin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan bu vahim hatayı ortadan kaldırmaz. Bu itibarla Genelkurmay’ın yürüttüğü idari inceleme ve adli süreç sonunda olayın her yönüyle aydınlatılması gerekiyor.
Bu tür olayların bir daha yaşanmaması temennisiyle, yaşamlarını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.