Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Ankara'nın gözü kulağı Musul ve Kerkük'te...
     Dışişleri Bakanı Gül, zamanında müdahale ile korkulan gelişmelerin yaşanmadığını belirttikten sonra şöyle diyor:
     "Halkımız rahat olsun. Bir Türk - Kürt tartışmasına izin vermeyiz. Bunu herkes biliyor. Kesin olarak söyleyebilirim ki, Türkiye'nin kırmızı çizgileri aşılmamıştır. ABD bu konudaki duyarlılığımızı ve kararlılığımızı biliyor. İrtibat timlerimizden 24 saat bilgi alıyoruz. Bu timlerimiz her türlü koşulda iletişim kurabilecek biçimde donatılmıştır. Her koşulda ve çok hızlı biçimde bilgi alıyoruz."
     
     ASIL TEHLİKE
     Dışişleri Bakanı Gül, Irak'ta asıl potansiyel tehlikenin Arap - Kürt çatışması olduğunu söylüyor:
     "Dikkat edilmesi gereken potansiyel tehlike budur. Herkes çok dikkat etmeli. Musul'da Arapların yaptığı yürüyüş önemsenmeli. Araplar da, Kürtler de böyle bir çatışmaya sebebiyet vermemek için çok dikkatli olmalı. ABD'nin de bu konu üzerinde durması lazım. Bir Arap - Kürt çatışması başlarsa, bu bütün bölgeye yayılabilir."
     Gül, etnik temelli böyle bir çatışmanın bir iç savaşa dönüşmesi kaygısı taşıyor. Bu nedenle de dünyanın gözünün bu tehlike üzerinde olması gerektiğini düşünüyor. Bir Türk - Kürt çatışmasına ise izin verilmeyeceği konusunda kesin konuşuyor. Ankara'nın bu konuda sadece ABD'nin değil, Barzani ve Talabani'nin de dikkatini çektiğini, ciddi bir şekilde uyarı yapıldığını vurguluyor. Türkiye, ABD ve İngiltere'nin bu konuda çok dikkatli olduğunu, aynı dikkati Barzani ve Talabani'nin de göstermek zorunda olduğunu kaydediyor.
     
     İSTİHBARAT PAYLAŞIMI
     Dışişleri Bakanı Gül, Ankara'nın istihbarat kaynaklarının çok güçlü olduğunu da işaret ederek şu değerlendirmeyi yapıyor:
     "İstihbarat kaynaklarımız var. Bölgeyi en iyi tanıyan biziz. ABD'ye de istihbarat konusunda yardımcı olduk, oluyoruz. İstihbaratı paylaşıyoruz. Değerlendiriyoruz. Bu yöndeki katkımız da önemlidir. Her türlü gelişmeden anında haberdar oluyoruz."
     
     MASA
     Gül, savaş sonrası için gündeme getirilen "masada olacak mıyız" sorusunu yanlış buluyor. "Öyle" diyor, "sanki ortaya bir masa konulacak etrafına oturulacak gibi bakmak doğru değil." Gül, "Masada olmak Irak'ın yeniden yapılanmasına katkıda bulunmak ise elbette bizim katkımız olacak. Irak'ın yeniden yapılandırılması sürecinde devrede olacağız, hatta şimdiden devredeyiz."
     
     HAVA KÖPRÜSÜ
     Dışişleri Bakanı, Ankara'nın savaşın yaralarını sarmak konusunda hazırlıklı olduğunu belirterek, bu yönde teklifte bulunulduğunu da kaydediyor ve şöyle devam ediyor:
     "500 TIR'lık bir gıda ve ilaç yardımı gönderdik. Doktor ve sağlık elemanı göndermeyi de teklif ettik. Sorun güvenlik sorunu. Yaralıları getirmeyi önerdik. Ama şu anda uçak indirip - kaldıracak güvenlik yok oradaki havaalanlarında. Karayoluyla da getirmeyi düşündük. Ama çok uzun ve riskli bir yol. Önce yaralıları kuzeye geçireceksiniz, oradan getireceksiniz. Gerçekten tehlikeli ve çok uzun bir yol. Bir ara komutanlarla helikopterle taşıyıp taşıyamayacağımızı değerlendirdik ama helikopterler için de hava yolu güvenliği yok. Bu güvenlik sağlanır sağlanmaz yaralıları, hastaları getireceğiz. Özellikle çocuk ve kadınları. Hastanelerimizde gerekli hazırlıkları tamamladık. İlk uygun zamanda hava köprüsü kurup yaralıları getireceğiz."
     Gül, ileriye dönük olarak çok umutlu. Irak'ın hızla normalleşmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Bu nedenle de hızla yeni bir düzen kurulmasını, iç çatışma riskinin ortadan kaldırılmasını, iç güvenliğin sağlanması gerektiğini vurguluyor.
     Bunlar sağlandıktan sonra Irak'ın yeniden yapılandırılmasında Türkiye'nin önemli katkılar sağlayacağını, Irak'ın zenginliklerinin Irak halkı için kullanılacağını belirtiyor. Bunun Türkiye ekonomisine de önemli fırsatlar yaratacağını düşünüyor.