Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kutlama törenlerine katılan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Kıbrıs konusunda "net ve sert" bir çıkış yaptı.Gül, Türk tarafının şantaja boyun eğmeyeceğini, Avrupa Birliği'nin (AB) inandırıcılığının ve prestijinin giderek yok olduğunu söyledi.Başbakan Erdoğan da bir süredir Kıbrıs konusunda AB'yi ağır dille eleştiriyor. KKTC'nin 23. kuruluş yıldönümü dün kutlandı. Erdoğan'ın ve Gül'ün dünkü sözlerine bakınca, "Hükümet Kıbrıs ve AB konusunda politika mı değiştiriyor?" sorusu akla geliyor.Gül, KKTC'de yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB giriş süreci ile Kıbrıs konusunun ayrı süreçler olduğunu söyledi. Bu iki konu arasında bağlantı kurulmasının yanlı bir hesap olduğunu vurguladı. Kıbrıs'ın, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı kullanılmaması gerektiğini savundu, bu yolda ısrar edenlerin çıkmaz yolda olduğunu, Türkiye'nin şantajlarla politikasını değiştirmeyeceğini altını çizerek söyledi. İki ayrı konu Bu söylem, AKP iktidarınca değiştirilen önceki söylem ve tutuma yakın görünüyor. AKP öncesindeki hükümetlerin yaklaşımı da AB süreci ile Kıbrıs süreci arasında bağlantı kurulmasının yanlış olduğu yönündeydi. Kıbrıs'ın, Türkiye'nin AB yolunda ilerleyebilmesi için önkoşul olarak masaya sürülmesinin kabul edilemeyecek bir yol olduğu önceki hükümetler tarafından vurgulanıyordu. Bu politika, dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından da destekleniyordu.Bu politika AKP tarafından, "40 yıldır uygulanan ama sonuç alınamayan" eski politika olarak değerlendirildi ve değiştirildi.Erdoğan ve Gül, Denktaş karşısında ağırlık koyarak ve Annan Planı'nı destekleyerek, "AB süreci ile Kıbrıs sorunu" arasında bağlantıyı kabul etmiş oldular.Gelişmeler bu tutumu kanıtladı.AB, Türkiye'yi müzakere tarihini, Türk tarafı Annan Planı'nı kabul edince verdi. Türk tarafı bu plana "hayır" deseydi, müzakere tarihi alınamayacaktı.AB, 3 Ekim 2005'te müzakerelerin başlamasını, yine Kıbrıs konusunda limanların açılacağına ilişkin önkoşulla kabul etti.Şimdi müzakerelerin devamını, Türkiye'nin limanlarını ve havaalanlarını Rum uçaklarına ve gemilerine açmasına bağlamaya çalışıyor.AKP iktidarı da bugüne kadar bu koşulları yerine getirerek AB yolunda adımlar atabildi.Bugün ise Erdoğan ve Gül, bu "AB-Kıbrıs bağlantısı"nın koparılmasını istiyorlar.Bu değişikliğin nedenleri nelerdir?AB'ye olan desteğin azalması, Türkiye'nin seçime yaklaşması, Kıbrıs'ta AB'nin verdiği sözleri tutmaması ve buna Türk kamuoyunun gösterdiği tepkinin giderek sertleşmesi akla gelebilir.Bugüne kadar AB politikasını Kıbrıs bağlantılı götüren hükümetin, şimdi bu bağlantıyı "çıkmaz sokak" olarak nitelemesi dikkat çekici. Politika değişiyor mu? Denktaş'ın kalıcı çözüm formülünü anımsayalım:"İki halk, iki demokrasi, iki devlet. İki devlete dayalı bir çatı devletle yeni Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulması."KKTC'ye uygulanan izolasyonun kaldırılması, karşılığında limanların açılması nihai çözüm formülü açısından çok anlam taşımıyor.Finlandiya önerileri dahil AB'nin yaklaşımında bu formüle yakın bir anlayış yok. Rum tarafı ise yanından bile geçmiyor.Bu koşullarda hükümet yeni geliştirmeye başladığı "süreçlerin ayrılması" söylem ve tutumunda ısrar etmeli...Gül'ün yeni söylemi yerindedir. fbila@milliyet.com.tr Kalıcı çözüm