Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Prof. Dr. Halil İnalcık, uluslararası saygınlığa sahip, hocaların hocası bir tarihçimiz. Prof. Dr. İnalcık, geçtiğimiz günlerde önemli bir uyarı yaptı. Arkadaşımız Şükran Pakkan’ın sorularını yanıtlayan İnalcık’ın sözleri Milliyet’te “Osmanlı uyarısı” manşetiyle kamuoyuna yansıdı.

‘Temel sarsılıyor’
Prof. Dr. İnalcık, açılım sürecindeki tartışmaları değerlendirirken şu uyarıyı yapıyordu:
“Türkiye Cumhuriyeti temelinden sarsılıyor. Üçüncü nesil büyük problemlerle karşı karşıya ama bu tabii bir gelişmedir. Bunu nasıl halledeceğiz bilmiyoruz. Biz Osmanlı değiliz. Aynı şeyi biz yapalım, olmaz. Milli bir devletiz. O bir imparatorluktu. Sultanın hâkimiyetini kim tanırsa tebaası oluyordu. Bu bunalım çok kötü neticeler verebilir.”
İnalcık Hoca, bu uyarısını da şu saptamaya dayandırıyordu:
“Türk milletinin bir parçası değiliz hissiyatı doğdu. Onlara kimlik verdi. Türkiye Cumhuriyeti bu realite karşısındadır bugün. Bugün bir bunalım içindeyiz.”
Halil İnalcık Hoca, bugün yaşadığımız sürecin ve tartışmaların özünü bilim adamı objektifliği içinde ortaya koymuş durumda. Siyasetçilerimizin de kendilerini kandırmadan bu gerçeği olduğu gibi görmeleri gerekir.

Milli devlet
İnalcık Hoca’nın da anımsattığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti, milli bir devlet olarak kurulmuştur. Osmanlı, içinde birden çok millet ve din barındıran bir imparatorluktu. Türkiye Cumhuriyeti ise bir imparatorluk değildir. Bu nedenle sorunların çözümünde Osmanlı dönemine özenmek gerçekçi değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün karşılaştığı sorun milli devlet niteliğiyle ilgilidir. Sorunun etnik ve kültürel kimliğin tanınması olarak tanımlanması, sorunun ulaştığı gerçek boyutuyla tam olarak örtüşmüyor.
İnalcık Hoca’nın, “Türk milletinin parçası değiliz” diye ifade ettiği gerçek, PKK-DTP çizgisinin etnik ve kültürel tanımı aşan “ayrı millet” tezi ve talebidir. Bu çizgide olanlar için sorun, Türk milleti olgusunun bir parçası olarak, demokratik içeriğe kavuşturulmuş üniter devlet yönetimi altında, etnik kimliği ve kültürü yaşamakla sınırlı değildir. Nihai talep Türkiye Cumhuriyeti’nin iki milletli bir devlet olarak yeniden yapılandırılmasıdır. Bugünkü koşullarda bu talep geri çekilmiş gibi görünse de değişmiş değildir. Belki bir ertelemeden söz edilebilir. Bu amaca ulaşmayı kolaylaştıracak her adım bir kazanım sayılacağı için şimdilik hedef küçültülmüştür. Nitekim PKK silahla bağımsızlığa ulaşamayacağını anladığı içindir ki önce bağımsızlık, sonra federasyon tezinden vazgeçtiğini açıklamış, “üniter yapı içinde anayasal tanıma” çizgisine çekilmiştir.
Halil İnalcık Hoca, “Türkiye Cumhuriyeti temelinden sarsılıyor” derken, bu gerçeğe parmak basıyor.

Liderler meydanlara çıkacak
Türkiye önümüzdeki dönem bu konuyu tartışacak. Siyaset bu konuya odaklanacak.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 81 ile giderek açılımın neden zorunlu olduğunu anlatacak. Buna karşın MHP lideri Devlet Bahçeli de meydanlara çıkarak karşı kampanya yürütecek. CHP lideri Deniz Baykal da her fırsatta halka giderek bu konudaki görüşlerini paylaşacak, sürecin taşıdığı riskleri anlatacak.
Liderlerin bu konuya kısa vadeli siyasi kaygıların üzerine çıkarak bakmaları ve İnalcık Hoca gibi bilim adamlarına kulak vermeleri gerekiyor.