Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Şişli eski Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk'ün eşi, Orhan Aslıtürk'ün, bugüne kadar saptanmış en büyük "naylon fatura holdingi"ni oluşturarak, yıllarca "itibarlı işadamı" olarak devleti ve halkı soyduğunu Milliyet'in manşetinden duyurmuştuk.
       Aslıtürk'e ait "Barbaros Holding"in bünyesindeki 68 şirketin, "ücreti karşılığında naylon fatura" kesmekten başta faaliyeti olmadığı ve bir kamyona yüklenen seyyar büro malzemelerini, adresten adrese taşıyarak maliye denetiminden kaçtığı ortaya çıkmıştı.
       Bu "naylon fatura imparatorluğu"nu ortaya çıkaranların da Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu'na bağlı hesap uzmanları olduğu anlaşıldı. Hesap uzmanlarının İstanbul Grubu'nun aylarca yürüttükleri çalışmaların sonucunu içeren rapor, Kurul Başkanlığı'na sunuldu. Gereği birkaç gün içinde yapılacak.
       Ancak Aslıtürkler, bilindiği gibi Londra'da yaşıyorlar. Mahkeme kararı nedeniyle evlerine en yakın karakola gidip her gün imza atıyorlar.
       Aslıtürkler Londra'da ama "naylon fatura ticareti"nden, hayali ihracat nedeniyle alınan KDV iadesinden, bankalarını boşaltmak isteyen banka sahiplerinin Barbaros Holding'in naylon şirketlerine açtıkları kredilerden kaldırdıkları paraların nerede olduğu bilinmiyor. Kendileri kapağı yurtdışına attıklarına göre paralarına da yeni bir adres bulmuşlardır.
       Bir grup hesap uzmanının büyük uğraşlar sonucu çözdükleri Barbaros Holding olayı arapsaçını andırıyor. Şirketlerin birbirine kestikleri faturaların izlenmesi, para akımının ortaya çıkarılması, üretici, toptancı, ihracatçı olarak gösterilen firmaların tek tek saptanması, bunların izlerinin sürülmesi gibi çok yönlü bir uğraşın sonucunda gerçek ortaya çıkmış durumda.
       * * *
       ASLITÜRK olayı da gösteriyor ki, Türkiye'de mesleki yeterliliği yüksek, deneyimli, her türlü yasadışı faaliyeti yakalayabilen, hukuka hakim denetim kurumları mevcut.
       Elbette Aslıtürk olayı denetim elemanlarının ortaya çıkardıkları ilk yolsuzluk şebekesi değil. Bu tür olayları saptayan yüzlerce rapor bulunduğundan hiç kuşku yok.
       Ancak, denetim elemanlarının bulup ortaya çıkardıkları ve gereği için ilgili makama teslim ettikleri raporların akıbeti nedir?
       İşte bu sorunun yanıtının aranacağı yer yönetim ve yargıdır.
       Denetim aşamasından sonra görev, yönetime ve yargıya düşmektedir.
       Eğer, hırsızlar, dolandırıcılar, banka soyguncuları, hayali ihracatçılar ellerini kollarını sallayarak toplum içinde gezebiliyorlarsa, bunun nedeni denetim değil, yönetim ve yargıdır.
       Denetimden sonra devreye girmesi gereken yönetim ve yargı halkalarının da sağlıklı işlemesi sağlanırsa, Türkiye, bu pisliği temizleyebilir. Aksi halde vatandaşın ve devletin parası çalanın yanına kar kalır.


Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr