Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son gözaltılarla birlikte toplumdaki kaygı da arttı. Türkiye’nin bir kaosa sürüklenebileceği endişesi liderler tarafından da ifade ediliyor.
CHP lideri Deniz Baykal, dün yaptığı konuşmada toplumun ciddi bir çatışmaya çekilmekte olduğunu söyledi. Yurtdışında Türkiye’de sistemin çökmeye doğru gittiği yorumları yapıldığına dikkat çekti. Ülkenin, AKP iktidarı dönemi sonunda siyaseten ve hukuken bir cadı kazanının içine çekilmek istendiğini vurguladı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada TSK’nın korumasız bırakıldığına değindi ve Cumhurbaşkanı, ülkeyi yöneten siyasi idareyi ve siyaset kurumunu göreve çağırdı.
Eski komutanlar Şener Eruygur, Hurşit Tolon, meslektaşımız Mustafa Balbay, ATO Başkanı Sinan Aygün’ün gözaltına alınış biçimleri, kollarına polislerin girmesi, kaçacaklarmış gibi muamele yapılması, Tercüman Genel Yayın Yönetmeni Uğur Büyükçelebi’nin kelepçelenmesi görüntüleri TSK’da, basın camiasında ve iş dünyasında tepkilere neden oldu. Endişeleri güçlendirdi.
Bu tablo, Türkiye’de anayasal kurumlar arasında güvensizlik ve uyumsuzluk bulunduğu izlenimini yaygınlaştırırken, Türkiye’nin sonu öngörülemeyen bir “hesaplaşma”ya doğru gittiği yorumlarına neden oldu.

Hilmi Paşa’nın önerisi
Bu ortam içinde, eski Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün bir çağrısına dün yer vermiştim. Hilmi Paşa, “gidişin iyi olmadığı”nı ve zaman geç olmadan bir çıkış bulunması gerektiğini ısrarla vurguluyor.
Önerisini şöyle ifade etmişti:
“Resmi bir aktörün, daha geç olmadan ortaya çıkıp, ortalığa çekidüzen verecek bir hareketi, halkı da arkasına alarak gerçekleştirmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Kurumlar arası tesanüdü kimin sağlayacağı Anayasa’da açıkça belirlenmiştir. Ama bu görevin yerine getirilmesine katkıda bulunabilecek, halkın güvenini kazanmış, politik beklentileri olmayan diğer akil adamların da davet beklemeksizin devreye girmesi zorunluluk haline gelmiştir.”
Hilmi Paşa, bu sözleriyle kimi veya kimleri kastediyor?
Görüşmemizde isim telaffuz etmenin yanlış olabileceğini belirtti. Ancak, “Anayasa’da yazılı” sözünden, öncelikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e görev düştüğü mesajı verdiğini çıkarmak mümkün. Ancak Gül’ün, AKP’nin kapatılması davasında adının geçmesi, davanın kişilerinden biri olması, hareket alanını daraltıyor olabilir.
Hilmi Özkök Paşa’nın, halen görevde olan Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve siyasi parti liderleri dışında, politik beklentisi olmayan, ancak bu görevlerde bulunmuş, deneyimli devlet adamlarını kastettiğini söyleyebiliriz.
Hemen akla gelen isimler arasında eski cumhurbaşkanları Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer’i sayabiliriz. Ayrıca eski başbakanları, eski yüksek yargı organı başkanlarını, eski genelkurmay başkanlarını, Hilmi Paşa’nın, davet beklemeden devreye girip halka güven vermeye çağırdığı “akil adamlar” listesinde sayabiliriz.

Olumlu taviz
Hilmi Paşa, bir de “olumlu taviz” kavramını kullanıyor. Bundan kastı da kişisel veya kurumsal ihtirasları bir yana bırakıp katkıda bulunabilecek herkesin, gerekirse “taviz” vererek, geminin batmadan limana ulaşması, arabanın tekerliği kırılmadan veya duvara toslamadan yoluna devam etmesinin bir yolunu bulmak...