Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, 30 Ağustos’ta emekli oluyor. Teamüllere göre Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ’un da 1 Eylül 2008 tarihi itibariyle Genelkurmay Başkanı olması bekleniyor.
Ağustos yaklaşırken komutanlar aleyhine kampanya yürütmek, bazı kesimler için artık bir “görev” haline geldi. Son günlerde bu “görevi” İlker Paşa’ya karşı yerine getirmeye çalıştıkları anlaşılıyor. Tıpkı, iki sene önce Org. Yaşar Büyükanıt hakkında yürütülen kampanya gibi. O zaman da Genelkurmay Başkanlığı’na atanmasını önlemek için Yaşar Paşa hakkında uzun süre kampanya yürütülmüştü. Bugün, aynı gayretin İlker Paşa için sarf edildiğini görüyoruz.

Ağlama Duvarı
İlker Paşa’ya karşı kampanya Kudüs’teki “Ağlama Duvarı”nda çekilmiş bir fotoğrafının yayımlanmasıyla başladı.
Fotoğraf isimsiz verildi. Sadece bir “bürokrat” demekle yetinildi. Bu yayınla İlker Paşa’nın “Musevi” veya “Musevilere yakın” bir komutan olduğu izlenimi verilmek isteniyordu.
Oysa, Kudüs’e giden heyetlerin programına, “üç dinin doğduğu yer” diye bilinen bu bölgeyi ziyaret mutlaka konuluyor. Sadece “Ağlama Duvarı” değil, hemen üstündeki “Mescid-i Aksa” da ziyaret ediliyor. Yakınındaki kilise de...
Nitekim Org. Başbuğ’un sadece Ağlama Duvarı’nın önünde değil, Mescid-i Aksa’da da fotoğrafı var. Ama bu fotoğraf saklanıyor, Ağlama Duvarı gazetelere servis ediliyor. Heyetteki devlet büyükleriyle hatıra fotoğrafı çektirmek isteyenler de oluyor. Başbuğ’un bir Museviyle yayımlanan fotoğrafı da bu nitelikte...
Başbuğ’un bu fotoğraf nedeniyle yıpranması söz konusu bile olmaz. Bu fotoğraftan “Demek ki İlker Paşa, Musevi veya Musevilere yakınmış” biçiminde bir sonuç çıkmaz ve bu onun Genelkurmay Başkanlığı’na atanmasına da engel oluşturmaz.

Paksüt’le görüşme
İlker Paşa’yı yıpratmayı hedefleyen ikinci yayın ise Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt’ün ziyareti. Paksüt’ün İlker Paşa’yı ziyaret ettiği, “gizemli” bir havayla haber yapıldı.
Bu haberin amacı da İlker Paşa’nın, Paksüt’le görüşerek Anayasa Mahkemesi’ne etki veya baskı yaptığı izlenimi yaratmaktı. Böylece aynı kesimlerce, “İlker Paşa, demokrat değil veya hükümete karşı” imajı yaratılmak istendi.
Bu gayret de boştur.
Anayasa Mahkemesi türban kararını 2’ye karşı 9 oyla verdi. Diğer 8 üyenin İlker Paşa’yı ziyaret ettiğini veya Paksüt’ün “ricasıyla” oy verdiğini düşünmek abesle iştigal olur.

İlker Paşa’nın işi
İlker Paşa’yı tanıyanlar, konuşmayı sevmeyen, çok titiz ve dikkatli bir komutan olduğunu bilirler. Siyasi konulara hiç girmez. Ayaküstü konuşmaz.
İlker Paşa hakkında yazılacaksa, terörle mücadele konusundaki çalışmaları ve başarıları yazılmalıdır. İlker Paşa, daha önceki rütbe ve görevlerinde olduğu gibi Kara Kuvvetleri Komutanlığı döneminde de terörle mücadeleye yoğunlaşmıştır. Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini devraldıktan sonra bölgeden ayağını kesmemiş ve son olarak Aralık 2007’de gerçekleştirilen sınır ötesi kara operasyonunun planlanması ve uygulanması sırasında da bölgede birliklerinin başında olmuştur. Son dönemde PKK’ya yönelik askeri ve diplomatik açıdan başarılı operasyonlardaki katkısının çok büyük olduğunu kimse inkâr edemez.
İlker Paşa ayrıca, terörle mücadelenin sadece silahlı yönüyle ilgilenen bir komutan da değildir. Olayın ekonomik, sosyal, kültürel boyutunu da göz önünde bulunduran, bu konudaki ulusal ve uluslararası bilimsel yayın ve kitapları inceleyen, öneriler geliştiren bir aydındır. Terörle mücadele kadar, terörü yaratan nedenler üzerinde de duran ve çözümü topyekûn mücadeleyle, bu nedenlerin ortadan kaldırılmasında gören bir yaklaşıma sahiptir. Bu nedenle yürütülmeye çalışan kampanyayla imajının zedelenmesi, komutanlığının önlenmesi mümkün değildir.