Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP milletvekilleri bugün yemin edecekler mi, etmeyecekler mi? Bu sorunun yanıtı için bütün gözler CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na çevrilmiş durumda.
Kılıçdaroğlu’yla, dün CHP milletvekilleri için ODTÜ’nün Vişnelik Tesisleri’nde verdiği kokteylde sohbet olanağı buldum.
Kılıçdaroğlu sorularıma şu yanıtları verdi:

“Arkadaşlarımız rehin”

* Bir karara vardınız mı? Yemin edip etmemek konusunda bir eğilim otaya çıktı mı?
- Yarın (bugün) MYK ve grup toplantısı yapacağız. Kararı birlikte oluşturacağız. Tek başıma karar almam doğru değil zaten. Şu anda iki arkadaşımız (Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal) rehin durumunda. Onların tahliye edilmesi için hiçbir engel yok aslında. Biz tahliye edilmelerini bekliyoruz.

“Sarı öküz olayına döner”

* Yemin etmek için tahliye kararını mı bekleyeceksiniz?
- Tahliye edilmeleri gerekiyor. Hukuk da bunu söylüyor. Ama iki hâkim, arkadaşlarımızı rehin almış neredeyse. Bu hâkimlerin de tarafsızlıklarını yitirdikleri yine yargı kararıyla tespit edilmiş durumda. Bizim buna tepki göstermemiz görevimizdir. Arkadaşlarımızın tahliyesi mutlaka sağlanmalı. Aksi halde bu iş sarı öküz hikâyesine döner. (Sarı öküz hikâyesi: Aslanlar kalabalık sürüye saldırmaktan çekiniyorlar ama peşlerini de bırakmıyorlar. Diyorlar ki içinizde yaralı, zayıf durumda bir sarı öküz var, biz onun peşindeyiz, onu verin, bizim sizinle bir derdimiz yok, peşinizi bırakacağız. Sarı öküzü veriyorlar ama ondan sonra her gün bir başkasını istiyorlar ve alıyorlar. Sonra sürünün önde gelenleri kendi aralarında durumu değerlendiriyorlar ve sarı öküzü vermeyecektik, biz hatayı orada yaptık, sonucuna varıyorlar.)

“Siyasi sorun olur”

* İtiraz mahkemeleri de tahliye kararı vermezse tutumunuz ne olacak?
- En doğru yol itiraz mahkemelerinin tahliye kararı vermesidir. Tutuklu kalmaları için bir neden yok. Eğer böyle bir karar çıkarsa sorun kalmaz. Ancak itiraz mahkemeleri de tutuklu kalmalarında ısrar ederlerse, bunun siyasi sonuçları da olur. Herhalde bunu iktidar da düşünüyordur. Yeni anayasa başta olmak üzere birçok konu var gündemde. Böyle bir ortamda uzlaşmaya dayalı bir çalışma nasıl yürütülür? Diğer çalışmalar nasıl yürütülür? 550 milletvekili seçildi. Siz Meclis’i 550 milletvekiliyle toplayamıyorsunuz, bu iktidar için büyük sorun yaratır.

“Başbakan söz verirse”

* Sizin bu çağrınız yargıya mı dönük Başbakan Tayyip Erdoğan’a mı? Bu yaklaşımınıza karşı AKP’den de, Başbakan yargıya talimat veremez ki, muhatabı yargıdır, yanıtı geliyor. Siz Başbakan’dan ne bekliyorsunuz?
- Ben Başbakan’a da çağrı yapıyorum. Bunu bilerek yapıyorum. Çünkü yargının siyasallaştığını hepimiz biliyoruz. Sayın Başbakan zaten ben bu davanın savcısıyım demedi mi? O nedenlerle Başbakan’a söylüyorum.

* Peki ne yanıt bekliyorsunuz ? Başbakan ne derse sorun çözülür? Örneğin söz verirse yarın (bugün) yemin eder misiniz?
- Söz verirse, elbette edilir. O zaman sorun çözülür. Başbakan da çıkıp demeli ki, milli irade üzerinde başka güç olmaz. Seçilmiş milletvekillerinin tahliyesi gerekir. Bunun için gereken yapılacaktır. Başbakan’ın böyle konuşması gerekir.

* Başbakan böyle bir söz verse bile kararı yine mahkeme vermeyecek mi?
- Bize göre bir yasal düzenlemeye bile ihtiyaç yok. Mevcut mevzuata göre mahkemenin tahliye etmesi gerekir. Ancak, itiraz mahkemesi de tahliye kararı vermezse, o zaman oturulur konuşulur. Başbakan bu sözü verince birlikte çözüm bulunur. Bir kanun yapılır ve tahliyeleri sağlanır. Mahkeme o düzenlemeye göre tahliye eder. Şu anda hâkimlerin çok geniş bir takdir hakkı söz konusu ve o kullanılarak arkadaşlarımız haksız yere içeride tutuluyor. Başbakan da buna itiraz etmeli.

“Son ana kadar bekleyeceğiz”

* Yarın (bugün) nasıl ve ne zaman karar vereceksiniz ?

- Yarın (bugün) sabah MYK toplantımız var. Öğlen de Meclis grubumuzu toplayacağız. Gelişmeleri takip edeceğiz ve son ana kadar bekleyeceğiz. Kararı grupta birlikte vereceğiz.