Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yaşı ilerlemiş olanlara göre 1963'te, orta yaş kuşağına göre 1974'te doğmuştur Kıbrıs.Ve hem Kıbrıs'ta hem dünyada, 40 yıl, bir "savunma davası" olarak geçmiştir Kıbrıs Türkü için...Peki gerçek böyle midir ?Kıbrıs 40 yıllık bir tarih midir?Elbette değil..Yüzyıllar yaşındadır Kıbrıs...Bu davayı 40 yıldan fazla her cephede gütmüş olan bir Türk diplomatı, Alp Arslan Yücesoy, tam on yıl süren bir araştırmayla, iğneyle kuyu kazar gibi bulup çıkarmış Kıbrıs'ın yaşsız tarihini... Kıbrıs 1963'te mi doğmuştur, 1974'te mi ? "Bir Başından Bir Sonuna Kıbrıs'ın Romanı" adını vermiş bu eserine.Yakında Doğan Kitap'tan piyasaya çıkacak olan bu dev çalışma; Kıbrıs tarihini mitolojik öykülere öyle yerleştirmiş ki, sadece tarihi değil, iyi okunması gereken ruh halini de sermiş gözler önüne. O ruh hali ki, Elen dünyasının, Batı nezdinde üstünlük kompleksine, Kıbrıs'ta Türk dünyasında ise aşağılık kompleksine nasıl dönüştürdüğünü de sokuyor gözünüze...Avrupa'nın bile adını aldığı, yüzyıllardır peşinden koştuğu bu ruhun, aslından üç yüz yıl (1571-1878) Osmanlı idaresinde, Türk kültürüyle, Türk medeniyetiyle nefes alıp yaşam bulduğunu anımsatıyor.Bunu öyle lezzetli öykülendiriyor ki, kitap okunduğunda, ne Elen dünyasının üstünlük havasından eser kalıyor ne de Türk dünyasının, Kıbrıs'ta hep aşağıdan yukarıya bakan duruşundan.Bu tarih, Kıbrıs'ta Türklerin tam tersine bir konumdan bakmaları gerektiğini gösteriyor ; kiracı gibi değil ev sahibi gibi, yanaşma gibi değil en azından eşit ortak gibi...Kuşku yok ki, Yücesoy'un bu eseri, Kıbrıs'ta Türkler için kökleri tarihin derinliklerine sağlamca tutunmuş bir ruh hali sunuyor. Eşit ortak gibi... Kitabın sadece, "Caterpillar: bir adı da Buldozer" başlığını taşıyan 36. bölümü, insanlığa, medeniyete öncülük ettiği iddiasından hiç vazgeçmeyen Yunan-Rum söylemiyle yaptıkları arasındaki zıtlığı kanıtlarıyla koyuyor önünüze. Bu söylemi bir anda söndürüyor. Tarih önünde mahkemeye çıkarıyor, kanıtları sunuyor ve mahkûm ediyor.Kâh mitolojiden bir şiir, kâh Kıbrıs'ta bir Türk köyünün asırlık çınarına kazınmış bir dörtlükle yansıtıyor gerçekleri...Alp Arslan Yücesoy'un eseri ne klasik bir tarih kitabı ne de roman tanımlamasına sığacak bir çalışma.Gerçek tarihi mitolojik öykülere yerleştirmiş; bunu yaparken lirik bir anlatım kullanmış ve eserin iskeletini epik bir örgüyle kurmuş...Yücesoy'un her yaştan, her meslekten insanın kolayca okuyabileceği bu kitabı, Kıbrıs konusunda bilinen kalıpları yıkacak, herkesi yeniden düşünmeye sevk edecek güçte...Kıbrıs davasında, diplomaside geçen 40 yılın boşa gitmediğinin en güzel kanıtı.Hem bugüne hem gelecek kuşaklara... fbila@milliyet.com.tr Neler yaşandı?