Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP Genel Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu dün Ankara büromuzda konuk ettik.
Kılıçdaroğlu’yla sohbet ederken, CHP’nin il başkanları toplantısından da destek haberleri geliyordu.
Bir saati aşkın süre sonunda Kemal Bey’i büromuzdan uğurladıktan hemen sonra da 77 il başkanının kendisini desteklediği haberi geldi. Kılıçdaroğlu ile söyleşimize geçmeden önce, Deniz Baykal’ın il başkanlarının kararını nasıl karşıladığını yansıtayım.

Baykal: Öngörmüştüm
Deniz Bey’e il başkanlarının kararını sordum. Şu yanıtı verdi:
- Ben, il başkanları toplantısına gönderdiğim mesajda her şeyi söyledim. O mesaj dikkatli okunursa görüşlerim rahatlıkla anlaşılır. Zaten ben bu gelişmeleri öngörerek o mesajı göndermiştim. O mesajımda el birliğiyle bir yönetim oluşturun, diyorum. Ayrışmaya yol açmayın, diyorum. Tabii bazı başka mesajlarım da var. Siyasi bir sınavdan geçtiğimiz, üzücü, siyasi ibret manzaraları yaşadığımız gibi. Benim bu mesajlara ekleyecek başka bir sözüm yok. Yeni bir şey söylemiyorum.
Baykal, partinin parçalanmaya yol açmadan yeni bir yönetim oluşturması halinde, siz de destek ve katkınızı vereceğinizi söylemiştiniz, diye anımsattığımda, “Ben söyleyeceğim her şeyi söyledim, artık ekleyecek bir şey yok” yanıtını vermekle yetindi.

Kılıçdaroğlu: Tarlalarda olacağım
Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkan seçilirse, ne yapacak? Nasıl bir lider olacak?
Sohbetimizin başında yönelttiğimiz bu soruya Kılıçdaroğlu, duraksamadan şu yanıtı verdi:
“İşimiz çok. Beni tarlalarda bulacaksınız. Fabrikalarda bulacaksınız. İşçilerin, köylülerin içinde ve yanında olacağım. Halkla birlikte olacağım. Üniversitelerde gençlerle birlikte olacağım. Üretenin yanında olacağım. Sanayicinin, yatırımcının, üreten, istihdam yaratan herkesin yanında olacağım.”
Kemal Bey, halkçı bir lider olmayı hedeflemişe benziyor. CHP’ye yöneltilen, gecekondu bölgelerine giremedi, işçiyle, köylüyle, yoksul kesimle yeterli irtibatı kuramadı eleştirilerinin farkında. Yapacaklarını sıralarken, rahmetli Bülent Ecevit’in halkçılığını esas almış izlenimi veriyor.

Müfettiş kafasıyla bakmıyor
Kemal Bey’e dönük, “İyi bir müfettiş ve bürokrattı; olaylara müfettiş kafasıyla yaklaşır, katı devletçi olur, her şeyi kasabilir” yorumlarını anımsattım. “Yok” dedi:
- Tam aksine. Katı devletçiliğe karşıyım. Bürokrasiyi en aza indirmeyi hedefliyorum. Bürokrasinin dar koridorlarında kalmanın Türkiye’ye hiçbir faydası olmaz, hiçbir ülkeye faydası olmaz. Bunu en iyi gören ve yaşayanlardan biriyim. Aksine, üreten bir Türkiye hedefliyorum. Bunun için de bürokratik engellerin kaldırılması gerektiğine inanıyorum. Bu anlayışla sanayicimizin, yatırımcımızın yanında olacağım; üretmeleri ve ürettiklerini de satmaları için elimden gelen katkıyı vereceğim. En büyük sorunumuz olan işsizliği önleminin yolu da budur. Hem çok üreten hem de adil bölüşen bir Türkiye hedefim var.

Baykal’ın yeri
Kemal Kılıçdaroğlu’nun gönlünde Deniz Baykal’ı cumhurbaşkanı olarak görmek yatıyor. “Keşke” dedi, “Şartlar uygun olsa Sayın Baykal Köşk’e çıksa. Eğer şartlarımız uygun olur ve Sayın Baykal da kabul ederse, elbette Köşk için adayımız odur.”
Kılıçdaroğlu, genel başkan seçilmesi halinde de Baykal’ı ziyaret edeceğini ve her zaman birikiminden yararlanacağını da ekledi.

İran anlaşması önemli
Kılıçdaroğlu, hükümet yaptı diye her şeye kötü demeyeceğini belirtti. Tahran’da imzalanan nükleer yakıt takası anlaşmasında, Türkiye’nin arabulucu konumda olmasından memnuniyet duyduğunu belirtti. “Hükümet yaptı diye kötüdür demem, Türkiye için önemli bir pozisyondur” yorumunu yaptı. “Ancak” dedi, Rusya ile yapılan nükleer santral anlaşmasını TBMM’ye bekliyoruz. Orada önemli itirazlarımız olabilir. Bu anlaşmada Türkiye’nin menfaatleri yeterince korunmuş mu, santralla beraber Türkiye nükleer teknolojiye geçecek mi, ona bakmamız lazım.
Kılıçdaroğlu, kurultaydan sonra, kendi deyimiyle, “Türkiye yürüyüşü”nü başlatmak için yola çıkmaya hazırlanıyor.