Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Birincisi bir başbakan, devleti hakkında böyle konuşursa, diğerleri nasıl konuşur? Hele, inanmadığınız devletin başbakanlığıyla yetinmeyip, o devletin cumhurbaşkanı olmak için seçimlerde adaylığınızı koymaya hazırlanıyorsanız, bu, içine düştüğünüz çelişkiyi daha artırmaz mı?İkincisi, AB ile ve Güney Kıbrısla yeniden masaya oturmaya hazırlandığınız bir dönemde, başbakanın ağzından bu sözler dökülürse, pazarlık gücünüz ne olur? Kendine inanmayana başkası ne kadar inanır?Devletine, dolayısıyla egemenliğine "hayal" diye yaklaşan bir siyasi neyi temsil eder?Bu soruları çoğaltmak mümkündür...KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talatın, Nisan 2005 seçimlerinde cumhurbaşkanlığına adaylığını koyması büyük olasılıktır. Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde de bundan sonra yapılacak görüşmelerde bu sıfatla Türk heyetinin başkanı olacak ve Kıbrıs Türklerinin başta eşit egemenlik olmak üzere haklarını koruyacaktır. İki eşit halka, iki demokrasiye, iki devlete dayalı ortak bir devlet oluşturulması için çaba harcayacaktır. Birleşik Kıbrısın Türklerin hakları, hukukları yenmeden oluşturulması için mücadele edecektir. Ancak, Başbakan Talat daha şimdiden bu ve benzeri açıklamalarla elini zayıflatmaktadır.KKTCnin bağımsızlığı konusunda kendine göre bir düşüncesi olabilir. Ancak, başbakan, cumhurbaşkanı gibi görevler farklı sorumluluklar gerektirir.KKTCnin ilan edildiği gün bütün dünyaca tanınması Türkiyenin de Kıbrıs Türkünün de beklediği bir gelişme elbette değildi. Ancak, tanınması için büyük çaba sarf edildi.KKTCnin neden kurulduğunu, kuşku yok ki, şu andaki Başbakanı Mehmet Ali Talat çoğumuzdan çok daha iyi bilir.Kıbrıs Cumhuriyetini yıkan 1974 Barış Harekâtı değil, Rumların yaptığı darbedir. Türklere yıllarca zulmettikten sonra Kıbrıs Cumhuriyeti Devletini de darbeyle ele geçirip Türkleri atmışlardır. Türkiyenin 1974te uluslararası anlaşmalardan doğan hakkını kullanarak müdahale etmesinin nedeni budur. Kıbrıs Türk halkının can ve mal güvenliğini korumanın yanı sıra, egemenliğine sahip çıkması zorunlu hale gelmiştir.Nitekim KKTCden önce Türk tarafı federe devlet kurarak, adayı bölmeyi değil, ileride yeniden birleştirmeyi düşündüğünü ortaya koymuştur. Ancak, Rum yönetiminin başta BM olmak üzere bütün zeminlerde Kıbrısın tümünü temsil eden tek meşru devleti ve hükümeti olarak kabul görmesinden sonradır ki, iki eşit egemenliğe dayalı bir çözüme ulaşmanın ancak KKTC ile mümkün olacağı ortaya çıkmıştır. Egemenliğin garanti altına alınması ve bu egemenlik üzerinden masaya oturulması; Kıbrıs Türkünün hak ve hukuku gasp edilmeden bir çözüm olamayacağının ifadesi ve bir ortak çözüme ulaşılmayacaksa, Türklerin kendi kendilerini idare edebilecek, egemen olabilecek irade ve gücünün bulunduğunu göstermek amacıyla bu karar alınmıştır.Şimdi çözüm arayışları bu zemin üzerinden yapılmaktadır ve Mehmet Ali Talat da işte bu devletin başbakanıdır ve cumhurbaşkanı olmaya hazırlanmaktadır. fbila@milliyet.com.tr Başbakan Mehmet Ali Talat, "KKTCnin bağımsızlığı bir hayaldi" dedi. Başbakanın bu açıklaması birkaç yönüyle talihsiz olmuştur.