Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısıyla başlayan sorunlu süreci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tercih ve talimatlarının belirlediğini söyleyebiliriz.
YAŞ toplantısının son günü olan 4 Ağustos 2010 tarihi itibariyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na yapılacak atama konusunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un önerisi, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından benimsenmedi. Başbuğ’un, Kara Kuvvetleri Komutanlığı için 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız’ı önermesini uygun görmeyen Erdoğan, bu öneriyi kararnameye dönüştürmedi ve Köşk’e çıkarmadı.
4 Ağustos itibariyle başlayan Kara Kuvvetleri’ne yapılacak atama, soruna dönüştü ve nihai kararın oluşmasında Başkomutan sıfatı da taşıyan Cumhurbaşkanı Gül’ün tercihleri belirleyici oldu.

Gül’ün ölçüleri
YAŞ toplantısından sonra yaşadığımız sürecin perde arkasına girmeden önce bu süreçte belirleyici rol oynayan Cumhurbaşkanı Gül’ün ölçülerini anımsamakta fayda var.
Cumhurbaşkanı Gül, sürecin başında iki önemli ölçü koydu:
1- Haklarında yakalama kararı aşamasına kadar gelmiş adli takibat olan, soruşturma veya dava kapsamında terfi ettirilmeleri uygun olmaz,
2- Komutan atamalarında da normal seyri içinde Genelkurmay Başkanlığı yolunu etkileyecek kararlardan kaçınmak gerekir.

Atilla Işık tercihi
Sürecin başında Cumhurbaşkanı Gül’ün verdiği talimat bu çerçevedeydi.
Başbakan Erdoğan’ın Kara Kuvvetleri Komutanı olarak Iğsız’ı değil Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atilla Işık’ı düşündüğünü hissettirmişti. Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde gelenek haline gelen en kıdemli orgeneral olan 1. Ordu Komutanı’nın Kara Kuvvetleri’ne atanması gerektiği görüşüne karşı, “Hayır, jandarmadan atama da geleneğe dönüştü, Koşaner Paşa da öyle atanmıştı” demesi, bu anlama geliyordu. Başbakan Erdoğan, Iğsız Paşa’nın sorumlu tutulduğu dönemde açılan internet sitelerindeki haber ve yorumların, partisinin kapatılması davasında kullanıldığı gerekçesi; keza ünlü İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın bu dönemde hazırlandığı iddiası nedeniyle, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmasına karşıydı.
Başbakan Erdoğan’ın, Atilla Işık tercihine Cumhurbaşkanı Gül’ün de itirazı yoktu. Ancak Atilla Işık, emekliliğini talep edince yeni bir durum ortaya çıktı.

Gül’den Koşaner’e
Başbakan Erdoğan’ın, Başbuğ’un, Iğsız önerisini geri çevirmesi ve Atilla Işık Paşa’nın emekliliğini istemesiyle, krize dönüşme eğilimi gösteren gelişmeler karşısında Cumhurbaşkanı Gül devreye girdi. Gül, 5 Ağustos 2010 günü Genelkurmay Başkanlığı‘na atanması beklenen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner’i Köşk’e çağırdı.
Cumhurbaşkanı Gül, Koşaner’e sorunu bir krize dönüştürmeden çözün talimatı verdi. Cumhurbaşkanı’nın önerisi Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atilla Işık’ın emeklilik kararından vazgeçirilmesi ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmasıydı.
Bu talimatla Köşk’ten ayrılan Koşaner, durumu Genelkurmay Başkanı Başbuğ’a iletti. Ancak, Atilla Işık Paşa’yı ikna etmek mümkün olmadı.

Özel-Güner formülü
Atilla Işık Paşa’nın ikna edilemediği bilgisi hükümet tarafına iletildikten sonra Genelkurmay Başkanı Başbuğ, alternatif formül için Başbakan Erdoğa’dan randevu talep etti. Erdoğan, Afyon ve Antalya mitinglerine katıldıktan sonra 6 Ağustos günü akşam 23.00’te randevu verdi.
Genelkurmay Başkanı Başbuğ, bu görüşmede TSK’daki teamül gereği kıdem esasına göre daha önce Jandarma Genel Komutanlığı’na atanan Orgeneral Necdet Özel’in Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner’in de Jandarma Genel Komutanlığı’na atanması gerektiğini söyledi. Başbakan Erdoğan ise hemen evet veya hayır diye bir yanıt vermedi. Durumu değerlendireceğini ve Cumhurbaşkanı Gül’ün ön onayını almadan karar vermeyeceğini ifade etti.
Başbuğ’un bu önerisi hükümet cephesinden Cumhurbaşkanı Gül’e iletildi. Cumhurbaşkanı Gül, 7 Ağustos Cumartesi günü İstanbul’a geçmişti. Cumhurbaşkanı, Başbuğ’dan gelen Özel-Güner formülünü uygun bulmadı. Hükümete, böyle bir atamayı uygun görmediğini iki gerekçeyle iletti.

Güner’in durumu
Cumhurbaşkanı Gül, Aslan Güner Paşa’nın Cumhurbaşkanlığı Başyaverliği döneminden bu yana yaklaşık 20 yıllık hizmetinin Ankara’da geçtiğini, PKK ile mücadelede Güneydoğu’da komutan olarak görev yapmadığını; böyle bir atamaya onay verirse Güner’in Genelkurmay Başkanlığı yolunu açmış olacağını, oysa cephe deneyimi olmayan bir komutanın Genelkurmay Başkanı olmasının doğru olmayacağını, bu nedenle de onay vermeyeceğini hükümet tarafına iletti. (Cumhurbaşkanı Gül nezdinde, Güner Paşa’yla ilgili olumsuz bir kanaattin de Ankara Garnizon Komutanı iken Esenboğa’da, kendisini karşılarken eşi Hayrünisa Hanım’ın elini sıkmamak için protokol sırasından çıkması da kulislere yansıdı.)
Cumhurbaşkanı Gül’ün bir diğer gerekçesi de Jandarma Genel Komutanlığı’na atanmış olan Orgeneral Necdet Özel’in Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanması halinde, kusurlu bir hareketi olmadığı halde Genelkurmay Başkanlığı yolunun kapanacak olmasıydı. Gül, bunun da bir haksızlık yaratacağını düşünüyordu. Bu düşüncesini de iletti.

Ceylanoğlu formülü
Gül, Özel-Güner formülüne ön onay vermeyince, durum Genelkurmay’a iletildi. Pazar günü Başbakan Erdoğan İzmir’deyken, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Ankara’da öğlene kadar çalıştı.
Gönül; Cumhurbaşkanlığı, Başbakan ve Genelkurmay arasında iletişimi sağladı ve sonuçta, Genelkurmay’ın, Kara Kuvvetleri Komutanlığı için 1. Ordu Komutanlığı’na atanan Orgeneral Erdal Ceylanoğlu’nu önerdi. Genelkurmay ve hükümet; Ceylanoğlu’nun Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu’nun 1. Ordu’ya, Orgeneral Nusret Taşdeler’in Ege Ordu Komutanlığı’na ve Orgeneral Bilgin Balanlı’nın Harp Akademileri Komutanlığı’na atanması konusunda mutabakata vardı.
Bu mutabakat, kararnameye dönüştürülmeden önce ön onay için Cumhurbaşkanı Gül’ü iletildi. Cumhurbaşkanı Gül, mutabakatı uygun görünce işlemler başlatıldı. Gül, dün gece yarısı 01.00 sıralarında kararnameleri onaylarken, önüne hangi isimlerin geleceğini biliyordu.