Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyelim ki, kamu görevlisi olarak çalışıyorsunuz. Amiriniz size bir emir verdi.
Eğer aldığınız emirde, yönetmeliğe, tüzüğe, yasaya, anayasaya bir aykırılık görmüyorsanız, emri yerine getirirsiniz. Bu sizin görevinizdir.
Aldığınız emirde bir aykırılık görüyorsanız; o zaman inceleme yaparsınız. Emrin yönetmeliğe, tüzüğe, yasaya veya anayasaya aykırılık oluşturduğunu düşünüyorsanız, emri yerine getirmezsiniz.
Aykırılık düşüncesini amirinize söylersiniz.
Eğer amiriniz emrinde ısrar ederse, o zaman, emri yazılı olarak istersiniz ve yerine getirirsiniz.
Bu durumda sizin sorumluluğunuz olmaz, emri veren amir sorumlu olur.
Peki, aldığınız emrin konusu suç oluşturuyorsa?
O zaman o emri yerine getirmezsiniz.
Yazılı emir de alsanız yine yerine getirmemeniz gerekir.
Getirirseniz, sorumluluktan kurtulamazsınız.
Anayasa’nın 137. maddesi böyle diyor.
Eğer amiriniz size bir suç işlemenizi emrediyorsa, yazılı da olsa, bu emir yerine getirilmez.
Anayasa böylece yazılı emre dayansa bile suç işlenemeyeceğini hükme bağlıyor.
Anayasa’nın bu hükmü, son günlerde MİT Yasası’nda yapılan tartışmalar bağlamında önem taşıyor.

Yasa suç ve suçluyu koruyamaz
Anayasa’nın bu maddesinde de açıkça hükme bağlandığı gibi hiçbir yasa, tüzük veya yönetmelik hükmü, suçu ve suçluyu korumaz, koruyamaz. Hiçbir amir de yasaya, anayasaya aykırı emir veremez. Verirse suç işler. Bu emri yerine getiren olursa o da sorumlu olur.
Bu durumda bazı kamu görevlilerinin soruşturulmasının özel bir usule bağlanması, onların suç işleyebilecekleri anlamına gelmez.
Örneğin, soruşturma için Başbakan’dan izin alınması zorunluluğu da böyledir.
Başbakan da konusu suç olan bir emir veremeyeceğine göre, bir yasa hükmünün herhangi bir suçu veya suçluyu koruması, koruyabilmesi mümkün değildir.

Yargı yolu kapanmaz
Ayrıca soruşturmanın özel usule bağlı olması yargı yolunu da kapamaz.
Soruşturmaya izin verecek yetkili makamın, izin vermemiş olması, nihai karar niteliğinde değildir. İdari yargı yolu açıktır. Konu Danıştay’a kadar gider. Soruşturma izni verilip verilmeyeceğine nihai olarak Danıştay karar verir.

Suç görev değildir
Suç işlemek hiçbir kamu görevlisinin görevi değildir, olamaz.
O halde, hiçbir kamu görevlisi, “Ben, bana verilen görevi yaptım” diyerek işlediği suçun sorumluluğundan kurtulamaz.
Bu itibarla MİT Yasası’nda zaten var olan Başbakan’dan izin alma hükmünün, güçlendirilmesi, kapsamının genişletilmesi, MİT de dahil olmak üzere kamu görevlilerinin hiçbirine suç işleme özgürlüğü vermez. Zaten hiçbir başbakan da, kanunsuz emir veya konusu suç teşkil eden emir vermez, veremez.

Yeşil ve Çarkın
MİT Yasası’nın 26. maddesinde yapılan değişiklikte ifadelendirilmeye dikkat edilmesi de bu yüzdendir.
“MİT mensuplarının veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından görevlendirilenlerin; görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı ya da 5271 sayılı Kanun’un 250’nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılması Başbakan’ın iznine bağlıdır” ifadesi, bu görevlilerin suç işlemesine olanak tanımaz, dayanak oluşturmaz; soruşturma ve yargılamadan kurtarmaz.
Örneğin, “Yeşil” kod adıyla tanınan, MİT ve/veya JİTEM için çalıştığı veya bu kurumların mensubu olduğu iddia edilen kişinin, yine işlediği iddia edilen cinayetler nedeniyle, “Ben bana verilen görevi yaptım” veya, “Ben MİT veya JİTEM mensubuyum” savına dayanarak, soruşturma ve yargılama dışında kalması mümkün değildir.
Keza eski emniyet mensubu Ayhan Çarkın’ın, işlediğini itiraf ettiği cinayetler, gasp olayları konusunda, “Ben bunları kamu görevlisi olarak aldığım emirler doğrultusunda yaptım” diyerek, cezai sorumluluktan kurtulması da söz konusu değildir.
Suç işlemek bir görev olamaz.
Dolayısıyla özel usul hükümleri, suç ve suçluyu yargı dışı bırakamaz.
Sadece suç işlememiş kamu görevlilerinin soruşturulmasını zorlaştırır.
Masum kamu görevlilerini korur.
Hukuk devletinde, devletin hiçbir iş ve eylemi yargı denetimi dışında değildir.