Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CNN-Türk’teki Ankara Kulisi programında Murat Yetkin’le birlikte, Dışişleri eski Bakanı Yaşar Yakış ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Osman Korutürk’ü konuk ettik.
İki deneyimli diplomatın bilgi yüklü konuşmaları dış politikayla ilgilenenler açısından kaçırılmaması gereken ders gibiydi.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de dün telefonla arayarak Yakış ve Korutürk’ün önemli analizler yaptıklarını, özellikle Yakış’ın yaptığı Kıbrıs analizinin çok önemli olduğunu da vurguladı.
Korutürk’ün bazı eleştirileri ile Yakış’ın Kıbrıs analizini aktaralım.

“Sığınak toplantısı yanlıştı”
Emekli olduktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu tarafından CHP’ye davet edilen ve Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Osman Korutürk, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bazı girişimlerini eleştirdi. Lübnan’daki hükümet sorunuyla ilgili olarak Davutoğlu’nun araya giriş yöntemini ve özellikle sığınakta Hizbullah lideriyle bir toplantıya katılmasının çok yanlış olduğunu vurguladı.
Korutürk, her şeyden önce Türk Dışişleri’nin “başka ülkelerin iç işlerine karışmama” ilkesini anımsattı. Komşularımızda yaşananlara tümüyle kayıtsız kalmak anlamında olmamakla birlikte, Türkiye’nin Lübnan’daki hükümet sorununa bu denli müdahil olmasının doğru olmadığını söyledi.
Özellikle Davutoğlu’nun “sığınakta toplantı”ya katılmasının büyük risk olduğunu belirterek, “eğer” dedi, “İsrail yanlışlıkla -orada Türk Dışişleri Bakanı’nın bulunduğunu bilmeden- o sığınağı bombalasaydı ve oradakiler hayatını kaybetseydi, ne olurdu?” Korutürk, İsrail’in bilerek böyle bir saldırıda bulunmayacağını, Türkiye’nin Dışişleri Bakanı’nın bulunduğu bir yere böyle bir saldırıda hiçbir ülkenin bulunamayacağını da vurguladı. Ancak bilmeden yapılacak böyle bir saldırının sonuçları düşünülmeden sığınakta toplantıya katılmanın yanlış olduğunu sık sık vurguladı.

Kıbrıs ve AB
İktidarın ilk yıllarında Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Yaşar Yakış, Türkiye’nin AB üyeliği ile Kıbrıs sorununun ilişkilendirilmesine karşı çıktığı konuşmasında şu yaklaşımı gösterdi:
“Türkiye’nin AB üyeliğini Kıbrıs sorununa bağlamak yanlıştır. Eğer AB iradesi Türkiye’yi üye olarak almaya karar verirse, Kıbrıs sorunu çözülmemiş de olsa, üyeliği sağlar. Eğer Türkiye’nin üye olmasını istemiyorsa, Kıbrıs sorunu çözülmüş olsa bile yine üyelik kararı almaz. Bu nedenle AB üyeliğiyle Kıbrıs konusunu bu derece birbirine bağlamak yanlıştır.”
Yakış, Türkiye’nin izlemesi gereken yolu da şöyle özetledi:
“Bugün Merkel ve Sarkozy, Türkiye’ye karşı çıkıyorlar. İktidarlar değişir. Yarın Merkel’in ve Sarkozy’nin siyasette nerede olacakları belli olmaz. Avrupa’da yüzde 25’lik bir kesim Türkiye’nin AB üyeliğine kesin karşı, yüzde 25’lik kesim ise kesinlikle destekliyor. Ortada bir yüzde 50 var. Türkiye’nin yapması gereken bu yüzde 50 içinde desteğini artırmak olmalıdır.”

Korutürk’ün önerisi
Osman Korutürk ise AB’nin Güney Kıbrıs’ı üyeliğe alarak yanlış yaptığını vurguladıktan sonra şu analizi yaptı:
“Yunanistan’ın ve Güney Kıbrıs’ın en çekineceği konu KKTC’nin tanınması olacaktır. Onları, ancak bu yoldaki gelişmeler harekete geçirebilir. Dolayısıyla, Türkiye, KKTC’nin tanınması yolunda çabalarını artırırsa bu Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimini çözüm için harekete geçirebilir.”
Yakış ise Türkiye’nin önce, “Birleşmiş bir Kıbrıs’ın mı yoksa bölünmüş bir Kıbrıs’ın mı daha faydalı olacağı” konusunda karar vermesi gerektiğini vurguladı. Bu karar verildikten sonra ona uygun politikalar geliştirebileceğini belirtti.

Demirel’in değerlendirmesi
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de Yakış’ın yaptığı analizin önemli olduğunu belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Rum Kesimi artık Türkiye’yi engellemek konusunda Kıbrıs kozunu kaybetmiştir. Bu bağlamda kullanabilecekleri bir konu olmaktan çıkmıştır. Ancak Avrupa Birliği başka engeller ortaya çıkarmıştır. Bazı başlıkları, Türkiye’nin üyeliğine yol açar gerekçesiyle bloke etmiştir. Türkiye artık bu engelleri aşmaya yönelik olarak çaba göstermelidir. Kıbrıs konusunun bir engel olmaktan çıktığını görmeli ve diğer engelleri kaldırma konusunda yeni arayışlara yönelmelidir.”