Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



DYP milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu'nun kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmesi, umarız bir ders olur. Meclis iradesini, Meclis kürsüsünü değil de kürsü önünü kullanarak oluşturmaya kalkışanlar, iktidar veya muhalefet etmeyi, kamera önünde yumruk sallamak diye bilenler, umarız şapkalarını önlerine koyup bir kez daha düşünürler...
İster haklı ister haksız olsun yaşamını yitiren Şıhanlıoğlu'nun cansız bedeninde kalp krizi dışındaki darp izleri Meclis'in ayıbı ve utancı olarak kalacaktır.

Şıhanlıoğlu'nun kalbini sıkıştıran Meclis kürsüsü önündeki arbede nasıl çıktı?
Bu soruyu olayın yaşandığı oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Ali Ilıksoy'a sorduk. Şu yanıtı verdi:
- Bir gerginlik yaşanacağını biliyordum. Oturum öncesinde öğle yemeğinde DYP'li Ahmet İyimaya yanıma geldi ve 'Zor saatler yaşayacaksın, kürsüyü işgal edeceğiz' dedi. Ben de sıkıntı yaratmadan Genel Kurul'u yönetmeye çalışacağımızı söyledim. Yani kürsüyü işgal etmek, kürsüye yürümek önceden düşünülmüş bir hareket. Nitekim de öyle yaptılar. Ancak benim ara vermek dışında yapabileceğim bir şey yoktu. Çok üzüldüm.

- Size, 'Ali devam et, okut, oyla' diye bir not gönderilmiş. Bu notu Başbakan Ecevit'in yazıp gönderdiği, Metin Bostancıoğlu'nun size ilettiği iddiaları gazetelerde yer aldı. Bu notu size kim gönderdi, kimden aldınız?
- Sayın Ecevit'ten böyle bir not almadım. Sayın Bostancıoğlu'nun not kağıdına yazılmış, onun gönderdiğini söylediler. Ama ben o kargaşa içinde nota falan bakacak durumda değildim. Ben zaten devam etme kararı almış ve uygulamaya geçmiştim. Sonra ara vermek zorunda kaldım. Bir ara Sayın Başbakan'la karşılaştım ve 'Çok sıkıntı var, oturumu kapatacağım' dedim. O da, 'Siz bilirsiniz, sizin takdirinizdir' dedi. Sayın Ecevit, bu tür müdahalelerde bulunmaz. Meclis kürsüsüne karışmaz. Hiç adeti değildir. O da çok üzüldü.
Ilıksoy olayı böyle anlatıyor.

Meclis Başkanı Ömer İzgi de dün yaptığımız görüşmede, içtüzük sorununun mutlaka uzlaşma yoluyla çözülmesi gerektiğini vurgulayarak şu bilgiyi verdi:
"Öncelikle tansiyonu düşürmemiz, gerginliği gidermemiz gerekiyor. İktidar ve muhalefet partilerinin ortak bir çözümde uzlaşmaları şart. Bu amaçla ben girişimde bulundum. Muhalefet partilerinin grup başkanvekilleri ile görüştüm. Onlar yasa teklif ve tasarılarının maddelerinin müzakereye açılmamasını kabul etmiyorlar. Değişiklik önerisinin bu konuyu düzenleyen üçüncü maddesine kesin karşılar. İktidar partileriyle de görüşüp bir çıkış bulmalarını isteyeceğim."

Meclis Başkanı İzgü, bir uzlaşma ortamı yaratmak amacıyla İçtüzük değişikliğini bu hafta görüştürmeyeceğini de belirterek, "Önümüzdeki haftaya kadar iktidar ve muhalefetin uzlaşmasını bekleyeceğim" dedi.
Meclis Başkanı'nın yaklaşımı yerindedir. İçtüzük, Anayasa gibi tüm partilerin uzlaşmasını gerektiren bir düzenlemedir. Bu nedenle iktidarın "ben yaptım oldu" yaklaşımı kadar muhalefetin de "kürsüde konuşamazsam yumruklarımı konuştururum" yaklaşımı yanlıştır.