Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TRT’nin Kürtçe kanalı test yayınına başladı. Yeni yılla birlikte 24 saat yayına geçecek.
TRT’nin 24 saat Kürtçe yayına geçmesi kuşku yok ki, bir devlet politikasıdır. Kürtçe televizyon yayınının, devlet politikasında çok önemli bir dönüm noktası olduğunu tarihe not etmek gerekir.
1980’lerde “Kürt yoktur” diyen ve Kürtçeyi yasaklayan devletin, resmi kanalında 24 saat Kürtçe yayın yapmaya başlaması ne kadar önemli bir değişim yaşandığını gösteriyor.
Devletin Kürtçe yayın politikasıyla, nelerin hedeflendiği şöyle sıralanabilir:

Kaynağa yönelik politika
1 TRT’nin Kürtçe yayını her şeyden önce terörün kaynağıyla ilgilidir. Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un her fırsatta vurguladığı “terör örgütüne katılım devam ediyor, o halde bunun nedenlerini ortadan kaldıracak önlemlere ağırlık verilmeli“ mesajı önemliydi. Silahlı teröristle silahlı mücadele devam ederken, eş zamanlı olarak ekonomik, sosyal ve kültürel alanda alınacak önlemler arasında Kürtçe yayının da bulunduğu belliydi. TRT’nin yayını bu politikanın bir ürünü. Amaç, PKK’ya katılımı kolaylaştıran ortamın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak. Dil ve yayın konusunda PKK-DTP ortak çizgisinin elindeki argümanlardan birini daha etkisiz kılmak.

Kültürel alan

2 TRT’nin Kürtçe yayına geçmesi, kültürel farklılıkların; üniter yapıyı zedelemeden, siyasal alanda grup hakları olarak görülmeden, “kültürel alanda bireysel özgürlük” bağlamında yaşanabileceği ve yaşatılabileceği yaklaşımıyla uyumludur.

PKK’nın yayın tekeli
3 PKK, yurtdışından yıllarca değişik isimler altında Kürtçe televizyon ve radyo yayını yapıyor. Bir yasağı kullanarak, kendi propagandasını yürütüyor ve taraftar topluyor. Kürtçe dışında dil bilmeyen vatandaşlar üzerinde etkili olduğuna kuşku yok. TRT’nin yayınıyla Kürtçe yayın alanı PKK’nın tekelinden çıkarılmış oluyor.
Kürt vatandaşlarımızın sadece bu yayının etkisi altında olaylara bakmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Yayın alanının PKK’ya terk edilmesi, terörle mücadeleyi güçleştiren bir olguydu. Bu gerçeğin görüldüğü anlaşılıyor.

Yayının içeriği

4 Televizyon yayınında kullanılan dil kadar, yayının içeriği de önemli. TRT’nin yayını Kürt vatandaşlarımızın kültürel, aktüel ihtiyaçlarını karşılayacak zenginlikte olmalı. PKK’nın propaganda araçlarını etkisiz kılmalı. Bunu yaparken Anayasa, RTÜK ve TRT yasalarına uygun bir yayın yapılmalı. PKK ve ayrılıkçı uzantılarının kullandığı dil, sembol, türkü, şarkı formatlarıyla; gerçek kültürel ihtiyaçları karşılayacak yayın içeriği birbirine karıştırılmamalı.

Özel yayın, hak ve özgürlük

5 Kürtçe yayının TRT tekelinde kalması da ayrı bir tartışma konusudur. TRT, kanala çok dilli kanal adını veriyor. Kürtçe kanalı demiyor. Bu noktada ortaya bir “hak mı, özgürlük mü?” tartışması çıkacaktır.
Resmi dil dışında anadilde yayın hak mıdır, özgürlük müdür? Bu konu, demokrasilerde özgürlük olarak ele alınmalıdır. Hak olarak görülürse, bu kez devletin farklı her anadil için yayın yapması gerekir.
Kürtler için yapılan yayın, farklı anadile sahip diğer vatandaşlar için de talep edilecek bir hakka dönüşür. Oysa demokrasilerde devletin görevi, bu alanlardaki engelleri kaldırarak özgürlüğü sağlamaktır.
Özgürlük sağlandıktan sonra arz-talep durumuna göre vatandaşlar yayın yapabilirler.
Bu nedenle Kürtçe yayın, “TRT’nin yükümlülüğü veya devletin bir hakkı tanıması” olmaktan çıkarılıp, Anayasa ve RTÜK kuralları içinde bir özgürlüğün özel girişim tarafından da kullanılmasına dönüştürülmelidir.