Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Güvenlik kaygıları dört başlıkta toplanıyor:1- Kuzey Irak'taki PKK varlığı ve bölücü faaliyetler,2- Kerkük'ün statüsüne ilişkin kaygılar,3- Irak'ın parçalanması riski,4- İç göçten kaynaklanan sorunlar. Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) önceki günkü toplantısından sonra yayımlanan bildirisi, Irak'ın genelindeki ve Kuzey Irak'taki gelişmelere dayalı "güvenlik kaygılarını ve önlemlerini" öne çıkarıyor. MGK toplantısı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın ABD'de yaptığı, "Türk-Irak hududunun Irak tarafı PKK'ya teslim edilmiştir. Kuzey Irak'taki iki grup PKK'nın en büyük destekçisidir, ben asker olarak görüşmem, ama isteyen gider görüşür. Siyasi olarak kim görüşürse görüşür, ona bir diyeceğim yok" sözleriyle ilgili tartışmaların hemen sonrasında yapıldı.Bu açıdan bakıldığında bildiride yer alan üç ifade dikkat çekiyor:1- Sınırların güvence altına alınmasının önemi,2- Irak'ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması, istikrarının sağlanması için Irak'ın komşuları sürecine canlılık kazandırılması ve bölge ülkeleriyle temasın artırılması,3- Kuzey Irak'tan yönelen terör tehdidinin ve Kerkük'ün statüsüne ilişkin uzlaşmazlığın Irak'ta yarattığı istikrarsızlık ve gerilimin aşılabilmesi amacıyla siyasi ve diplomatik çabaların yoğunlaştırılması.Birinci madde, Org. Büyükanıt'ın dile getirdiği, "sınırın Irak tarafının PKK'ya teslim edildiği" yönündeki sözleriyle dikkat çektiği güvenlik sorununun ve buna karşı alınan ve alınacak önlemlerin bildiriye yansıması olarak görülüyor.İkinci madde, Irak'ta mezhepler arası çatışmaların bir iç savaşa dönüşme ve Irak'ın parçalanması riskine karşı, "Irak'ın toprak bütünlüğü amacı"nda birleşmiş olan ve Türkiye'nin girişimiyle oluşturulan, "Irak'a komşu ülkeler toplantıları"nın daha canlı ve etkin biçimde sürdürülmesi önerisini içeriyor.Üçüncü maddedeki ifadenin, sadece "Barzani'yle görüşme kararı"na indirgenmesi gerçekçi olmaz. "PKK ve Kerkük" konusunda Türkiye'nin siyasi ve diplomatik çabalarını yoğunlaştırması; özellikle diplomatik olarak ABD, Irak, İran, Suriye ile temaslarını içeriyor. Bu ifade, Başbakan Erdoğan'ın, "Eğer Türkiye'nin çıkarı varsa her düzeyde ve herkesle görüşülür" sözleriyle birlikte yorumlandığında, Kuzey Irak liderleriyle de görüşmeye açık kapı bırakıldığı sonucuna varılabilir. Bu temasın kim tarafından, hangi düzeyde, ne zaman ve hangi içerikte yapılacağı hükümetin takdirinde olacaktır. Kuzey Irak liderlerinin PKK'ya verilen destek konusunda uyarılmaları amacıyla temas edilebileceği de devletin zirvesinden yansıyan haberler arasında yer alıyor. Görüşme konusu Türkiye'nin Kerkük'le ilgili kaygısı da bildiriye açık biçimde yansımış durumda. Bu kaygı iki yönlü:1- Kerkük'ün Kürt yönetimine bağlanmasının Irak'ın parçalanmasını hızlandırması ve bağımsız Kürt devleti kurulması için dayanak oluşturması olasılığı,2- Böyle bir gelişmenin Kerkük'te iç çatışmaya yol açması ve Türkmenlerin can ve mal güvenliğinin riske girmesi.Türkiye bir süredir, ABD dahil bütün temaslarında böyle bir gelişmenin yol açacağı sorunlar konusunda ilgilileri uyarıyor. Kerkük'ün geleceği Bildirinin "iç göç" sorunlarına dikkat çeken ifadesi ise İstanbul, Mersin, Adana, Diyarbakır gibi büyük kentlere yönelik göçün neden olduğu "gettolaşma" riskini ve güvenlik sorunlarını içeriyor. Göçlerin gettolaşmaya yol açması ve bunun siyasal nitelikli toplumsal olaylarda, ekonomik ve sosyal sorunlarda ve suç oranlarında yarattığı artışa dikkat çekiliyor. fbila@milliyet.com.tr Gettolaşma sorunları