Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


MHP neden oy patlaması yaptı? Dincilik yaptığı için mi? Türbancılık yaptığı için mi? Hayır. Öyle olsaydı, Fazilet oy kaybetmez, hatta oylarını yükseltirdi. MHP de 1995'te olduğu gibi barajı aşmaya çalışan bir parti olarak kalırdı. Türbanı bayrak yapan DYP'nin seçmenden yediği darbe de bunu göstermiyor mu?
Türbanın altına saklanan bir parti vardır ve seçimlerde gerilemesi bir yana, bugün kapatılma ihtimaliyle karşı karşıyadır.
MHP neden iktidar partisi konumuna geldi? Türbancılık yaptığı için değil, aksine şeriatçı - ayrılıkçı güçler ittifakına karşı durduğu için.
Tarihimizde zaten hep böyle olmuştur. Din devleti kurmak isteyenlerle bölücüler hep ele ele vermişlerdir. 18 Nisan seçim sonuçları, içten ve dıştan destek gören bu saldırıya karşı seçmenin çözümüdür. Ulus - devleti yıkmak için sürdürülen silahlı, silahsız kampanyaya karşı çare arayışıdır. Küresel gelişmeyi, teknolojiyi, sosyolojik değişimleri Cumhuriyet'ten rövanşı almak için kullananlara karşı umut arayışıdır.
MHP'nin bugünkü tarihi misyonu buradadır.
MHP, türbana ve türban bayrağı altında sahnelenen şeriatçı dalgaya mı kapılacak, yoksa Atatürk ulusçuluğuna mı sarılacak?
MHP, Türkiye'nin geri kalmasında en önemli etken olan Arap İslamcılığının, Arap ümmetçiliğinin esiri mi olacak, yoksa hep savunduğunu söylediği Türk milliyetçiliğini mi seçecek?
MHP, iktidarda da olsa, muhalefette de olsa bu seçimi yapmak zorundadır.
Rejimin ve demokrasinin kurtuluşu, MHP'nin yumuşak bir doktriner yapıya girmesine önemli ölçüde bağlıdır. MHP'nin bir kitle partisine dönüşmesi de bu kararla bağlantılıdır.
MHP, ya şeriatçılardan ve şeriatçılara karşı sessiz kalanlardan kendini ayıracak ya da onlarla aynı akıbete uğrayacaktır. Merkez sağ olarak nitelenen partilerin ve CHP'nin, Cumhuriyet düşmanlarına karşı sessiz ve etkisiz kaldıkları için baraj partileri haline geldikleri unutulmamalıdır.
İki parti koalisyon kurarken, elbette kendilerine daha fazla almak için uğraşacaklardır. Ama pazarlık Cumhuriyet'in temel ilkelerinden vermek üzerinde olursa, bu ortaklık kimseye hayır getirmez.
"Tabanımı küstürürüm", "tavanımı kızdırırım" yaklaşımı, kısa vadede iktidar adayı bir partiye çıkar sağlayabilir ama bir süre sonra onu küçük bir parti haline gelmekten kurtaramaz.
Şimdi MHP'nin yapması gereken, "değiştin mi, değişmedin mi?" diye soranlara "sana ne?" deyip kolları sıvamaktır. Cumhuriyet'in karşı karşıya bulunduğu tehlikenin bilincinde olarak tavrını belirlemektir.
MHP'nin sloganı, "Ya Allah bismillah Allahü Ekber" gibi Arapça sloganlar değil, "Laik, demokrat, insan haklarına ve inançlara saygılı Atatürk ulusçuluğu" olmalıdır.
Allah'ın büyük olduğunu herkes biliyor, önemli olan Türkiye'nin nereye gittiğini görebilmek.
Türkiye, DSP'den de MHP'den de çok şey bekliyor. Bu tarihi dönüm noktasında gereğini yapmazlarsa ikisine de yazık olur. Tabii ülkeye de...




Yazara E-Posta: h.bila@milliyet.com.tr