Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu ülkede devlet ihalelerine hep kuşkuyla bakılmıştır. Bu kuşkulu bakışın hiç de haksız bir bakış olmadığını oy pusulaları ihalesi bir kez daha gösterdi.
Oy pusulalarının basım işi önce 12 milyon liraya ihale edildi. İtiraz üzerine bu ihale iptal edildi. İkinci kez ihaleye çıkıldı ve aynı firma ihaleyi aldı. Ancak garip bir fiyat farkıyla; ilk ihale bedeli 11 milyon 990 bin liraydı, ikinci ihale bedeli ise 899 bin lira! Arada tam 12 kat fark var.
İkinci ihale Hazine’ye yaklaşık 11 milyon lira kazandırdı. Ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi, işlemler yürüyor. Devlet, oy pusulalarının basımı için 12 milyon lira vermeye hazırdı, şimdi 1 milyon liradan daha az verecek. Peki bu işte bir tuhaflık yok mu? Oy pusulaları için devletin kasasından 12 milyon lira ödemeyi planlayanların hiç kusuru yok mu?

Kitabına uydurursan
Eğer kitabına uydurursan, suç oluşmadan işini yürütebilirsin. İhale var mı? Var. Şartname var mı? Var. İhaleyi alan firma şartnameye uygun mu? Uygun.
İşte iş kitabına uydu!
Bürokrasi kendini böyle savunur.
“Devlet malı deniz, yemeyen...” özdeyişi de buradan gelir.

Kim belirledi?
Devlet, mal ve hizmet satar ve alır. Satarken açık artırma, alırken de açık eksiltme yapar. Yapar ki, Hazine zarara uğramasın; devlet malı ve yetim hakkı yenilmesin.
Nasıl yapar bunu? Bir mal veya hizmet satacaksa, onu en yüksek bedele satmaya çalışır. Önce bu mal ve hizmetin tahmini bir bedelini hesaplar. Sonra açık artırmaya çıkar. Tahmini bedelin üzerinde en fazla kim para öderse, ona satar.
Mali veya hizmet satın alırken de bunun tersini yapar. Satın alacağı mal veya hizmetin tahmini bedelini hesaplar. O bedel üzerinden açık eksiltmeye çıkar. O mal ve hizmeti kalitelisini bozmadan en ucuza kim satabilecekse, ondan alır. Devlet ister alsın isten satsın, ihalelerde Hazine’nin çıkarlarını korur.
Hazine çıkarlarını korumayanlar hakkında, “Hazine’yi zarara uğratmaktan” soruşturma ve dava açılmasının nedeni de budur.

İhale komisyonu
Devlet, Hazine’yi korumak üzere ihaleyi yapacak komisyonlar kurar. Bu komisyonda uzmanlar olur veya uzman hizmeti alınır ki, satılacak veya alınacak mal ve hizmetin tahmini bedeli gerçeğe yakın olsun.
Şimdi yanıtlanması gereken soru şudur: Oy pusulalarının basımı işinin tahminen 12 milyon liraya mal olacağını tahmin eden yetkili kimdir? Ve bu nasıl bir hesaplamadır ki, aynı iş 12 kat daha ucuza ihale edilebilmiştir?
Bu kişi veya kişiler hesap bilir mi, bilmez mi? Kendi hesabını mı bilir, devlet hesabını mı bilir?

Adrese özel şartname
Devlet malı deniz, özdeyişinin yaşama geçirilmesinin yollarından biri de adrese özel ihale şartnamesi hazırlamaktır.
Devletin hangi işlerde açık artırma, hangi işlerde açık eksiltme, hangilerinde kapalı zarf usulü hangilerinde davet yöntemi kullanabileceği yasasında bellidir. Ancak, yasayı delmenin yollarından biri de bu yöntemleri şartname yoluyla değiştirmektir.
Devlet, ancak yapılması çok özel bilgi, deneyim ve teknoloji gerektiren işlerde davet yöntemini kullanabilir. Bir sanat eseri yapılacaksa veya nükleer santral, uçak gemisi gibi işlerde bu yöntem kullanılır. Zaten bu işi yapacak az sayıda firma olduğu için bu firmalar davet edilir.
Davet yönteminin uygulanamayacağı hallerde ise kötü niyetli ekipler, öyle bir şartname hazırlarlar ki, sadece bir firmaya veya kişiye davetiye çıkarmış olurlar. Bu “adrese davet” bir yöntemdir. İhaleyi alacak kişi ve kurum neredeyse şartnamede tarif edilir, böylece rakip firma veya kişiler bu ihaleye giremez, ancak göstermelik biçimde bir veya iki firma daha girer ama sonuç bellidir.
Kaybetmek üzere ihaleye girenler, işin kitabına uydurulmasına yardımcı oldukları için bu zahmetlerinin karşılığını da elden alırlar! Bu zahmeti de genellikle ihaleyi alan firma bir şekilde öder.
Mızrak çuvala böyle sığar! Minareyi çalan kılıfını da böyle bulur!
Kısa bir ara
Geçireceğim bir ameliyat sebebiyle yazılarıma bir hafta ara veriyorum. Bir hafta sonra görüşmek üzere.