Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mumcu, Başbakan Erdoğan'ın "Kürt sorunu" teşhisi ve ifadesinin yanlış olduğunu vurgulayarak, soruna "bölücülük sorunu" teşhisi konmasının daha doğru olacağını savundu. Mumcu, TBMM zemininde konunun ele alınması ve bir "milli strateji" belirlenmesi gerektiğini vurguladı. ANAVATAN lideri Erkan Mumcu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kürt sorunu" teşhisi ve Diyarbakır gezisiyle gündeme gelen konularla ilgili görüşlerini gazete temsilcileriyle paylaştı. Mumcu'ya göre Türkiye'nin önce ortak bir teşhiste bulunması gerekiyor. Sorunun "milli birlik ve bütünlük" sorunu olduğunu vurgulayan Mumcu'ya göre, hem teşhiste hem de çözüm yollarında oluşturulacak bir "milli politika" ile mücadeleyi sürdürmeli.ANAP lideri, Türkiye'nin karşılaştığı sorunu "uluslararası destek de gören bir bölücülük" olarak tanımlıyor. Olaya "bölücülük" yerine "Kürt sorunu" teşhisi konulması ve bu terminolojinin kullanılmasını ise, Abdullah Öcalan ve PKK tezlerinin resmileştirilmesi olarak görüyor. Bu nedenle de Başbakan Erdoğan'ın, bu terminolojiyi kullanmasının yanlış olduğunu savunuyor. "Kürtlerin sorunları demek başka, Kürt sorunu demek başkadır" diyen Mumcu, "Kürt sorunu-demokratik Cumhuriyet" kavramlarının PKK patentli olduğunu, bu nedenle de Başbakan'ın sözlerinin örgüt tarafından "parola" gibi algılandığını belirtiyor. Teşhis ANAVATAN lideri, Başbakan'ın sonra "Kürt sorunu vardır" demesinin ve Diyarbakır'a gezi düzenlemesinin bombalar patladıktan sonra gelişmesini de doğru bulmuyor. Başbakan'ın PKK terminolojisiyle konuşarak Diyarbakır'a gittiğini, PKK'nın bunu kendi lehine kullandığını ve mevzi kazandığını belirten Mumcu, şu değerlendirmeyi yapıyor:"PKK, Diyarbakır halkını sokağa çıkarmayarak, Başbakan gezisini önemsizleştirerek mevzi kazanmıştır." Diyarbakır gezisi Mumcu, ANAVATAN'ın, ulus devlet ve üniter yapıyı esas aldığını ve Fransa'yı en yakın model olarak gördüklerini vurguluyor. Fransa'yı modern, demokratik, laik, çağdaş bir ulus devlet olarak gördüklerini ve Türkiye'nin de sorunlarını bu modelle çözmesi gerektiğine inandıklarını kaydediyor. Bu anlayış içinde üniter, modern, ulus devlet olarak, etno-kültürel çeşitliliği kabul eden, yaşayan ve yaşatan; buna bireysel haklar olarak bakan bir yaklaşımı benimsediklerini vurguluyor. Etno-kültürel çeşitliliğin etno-milliyetçiliğe dönüşmesine ise karşı olduklarını belirtiyor. Fransa modeli Mumcu, Türkiye'nin özellikle Kuzey Irak kaynaklı olarak karşı karşıya kaldığı terör ve diğer sorunların temelinde 1 Mart tezkeresinin reddedilmesini görüyor. Bu tarihi Türkiye-ABD ilişkilerinde milat olarak gören Mumcu, "Türkiye'nin ABD ile ilişkilerin değerini bilemediğini" söylüyor. Mumcu, 1 Mart tezkeresinden sonra Türkiye'nin uluslararası aktör olma şansını yitirdiğini, bunu yeniden yakalamak için ABD ile ilişkileri düzeltmesi gerektiğini vurgularken, Türkiye'nin böyle bir konuma Büyük Ortadoğu Projesi içinde demokratik ve laik birikimini değerlendirerek yeniden gelebileceğini düşünüyor. ABD'nin önemi ANAVATAN lideri, "bölücülük sorunu" olarak tanımladığı sorunun çözümü için şu önerilerde bulunuyor:1 Milli birlik-bütünlük anlayışı içinde soruna ortaklaşa bir teşhis koymak ve sorunun bütün öğelerini tarif etmek.2 Sorunun bölücü hareketin üretmediği ama var olan boyutlarını görmek. Örneğin Kürtçe yayın yapmakla yapmamak arasında tereddüde düşmemek. Bu tür ihtiyaçları karşılamak.3 Göreceli mahrumiyet duygusu yaratan her şeyden uzak durmak. Bu duyguyu veren ortamı düzeltmek. Ekonomik ve sosyal ortamı iyileştirmek, kolektif kimlik fantezisi üreten, işsizlik, açlık, yokluk, yoksulluk gibi sorunları çözmek.4 Ekonomik refahı ve adil bölüşümü sağlamak.5 Darbenin veya postmodern darbelerin çözüm getirmediğinin bilincinde olmak, çözümü olağan demokrasi ve olağan ekonomide geliştirmek.6 Uluslararası veya iç paranoid ve şizoid algılardan kurtulmak.7 Model konusunda güvenlik kurumları da dahil olmak üzere ulusal bir mutabakata ulaşmak. fbila@milliyet.com.tr Mumcu'nun önerileri