Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Can Dündar’ın merakla beklediğim “Mustafa” filmini, Ankara galasında izledim. Büyük zaman ve emek sarf edilerek hazırlandığı belli olan “Mustafa” değişik bir Atatürk portresi yansıtıyor. Can Dündar ve arkadaşları, Atatürk’ü insani yönleriyle anlatmak istemişler.
Can Dündar ve arkadaşlarının gün ışığına çıkardıkları yeni görüntü ve belgeler, özellikle Atatürk’ün günlükleri, takdir edilmesi gereken gazetecilik başarısı. Can Dündar’ı ve ekibinin bu başarısını kutlamak gerekiyor. Can’ın Milliyet’te başlayan dizisi bittiğinde, Atatürk’ü kendi kaleminden de tanımış olacağız.
Filmi izlediğimde, “Mustafa siyasi tartışmalar yaratacak bir film” diye düşündüm.

Kemal’i sevenler-sevmeyenler
Zaafları, zayıflıkları, hırsı, aşkları, sigarası, içkisi, dinden-imandan uzaklığı, Türkiye’den çekip gitmek isteğiyle perdeye yansıyan Mustafa’nın, Kemalistleri tatmin ve memnun edeceğini sanmıyorum. Buna karşılık, Kemal’den hazmetmeyenlerin ilgisini ve beğenisini daha fazla çekebilir.
Tahmin ediyorum ki “Mustafa” bir “Kemal” tartışması yaratacak...

Vahdettin’i sevenler
Vahdettin’i sevenler de filmden memnun kalabilirler.
“Mustafa”da siyasi konulara girildiğinde soru işaretleri oluşuyor. Vahdettin konusu da öyle...
Son Padişah Vahdettin’in vatan haini değil gerçek bir “vatansever” olduğunu savunanlar, onun, Atatürk’ü “vatanı kurtarmaya memur” ettiğini savunurlar. Nitekim, Atatürk’ün Samsun’a gitmeden sarayda Padişah’la yaptığı görüşme buna yorulur ve yeterli görülür.
“Mustafa” filminin verdiği mesaj da bu yönde.
Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa’ya, “Paşa, devleti kurtarabilirsiniz” diyor filmde. Ama arkası gelmiyor.
En azından, “Peki Mustafa Kemal için çıkarılan idam fermanında imzası bulunan bu Vahdettin değil mi?” sorusu gelecektir.

Kürtlere verilen söz
“Mustafa” insani yönleriyle anlatıyor Atatürk’ü ama siyasi alandan yapılan seçkiler genellikle tartışmalı konular. Güncel tartışmalar olduğu için bu konular tercih edilmiş izlenimi veriyor.
Örneğin, Atatürk’ün son dönemlerde tartışılan ve PKK-DTP cephesinin sık sıkıya sarıldığı ünlü İzmit basın toplantısı konu ediliyor.
Filmde, Atatürk’ün İzmit’te bazı gazetecilere yazılmamak üzere, “Kürtlere anayasal özerklik verileceğini söyledi” deniliyor. Bu konunun da arkası gelmiyor.
İhtimal ki, filmin bu yönü de tartışmalara neden olacak.
Güneydoğu’ya özerklik verilmesini isteyen PKK-DTP cephesi, filmin bu kesitini beğenecek ve ihtimal ki kullanacaktır.

Din konusu
Din konusunda iki Mustafa görülüyor filmde...
Meclis’i cuma günü dualarla açan Mustafa. Hilafeti ve saltanatı kurtarmak için yola çıktığını söyleyen Mustafa.
Ama ileride dinden-imandan çok uzak bir Mustafa. Hocası Kaymak Hafız’dan yediği dayağın “rövanş”ını hilafeti kaldırarak alan bir Mustafa. O kadar ki, iktidarı gökten yere indiren, hilafeti baş belası olarak niteleyen, her türlü melanetin başı olarak dini gören bir Mustafa. Ateist bir yaklaşımla ders kitapları için notlar alan ilahi güç yerine, en büyük güç tabiatın kendisidir diyen bir Mustafa.
Ve arkasından her gün bir şişe rakı, üç paket sigara içen, akşam sofrasını beklemek dışında işi gücü olmayan, yalnız, etrafında kimse kalmamış, yakın çevresi tarafından kandırılan, idare edilen bir Mustafa.
Bu “Mustafa”yı da Anıtkabir’i ziyaret etmeyenler, “Biz dememiş miydik?” diyerek, sevecekler ve sevinecekler...
Öyle sanıyorum ki, herkes işine gelen Mustafa’yı çekip çıkaracak bu filmden...