Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

1. Ordu Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, geçen yıl 19 Temmuz'da, Genelkurmay 2. Başkanı sıfatıyla, basını bilgilendirme toplantısı yapmış ve bu konularda sorularımızı yanıtlamıştı.Soru Kandil Dağı'ydı, sıcak takipti, sınır ötesi harekâttı... Türkiye, Kandil Dağı, sıcak takip, sınır ötesi harekât konularını tartışıyor. Aynı konular geçen yıl temmuzda yine tartışılıyordu. Gündemin en üst sıralarındaydı. Aradan bir yıl geçti yine gündemin en üst sıralarında aynı konuyu görüyoruz. Org. Başbuğ, söze, sıcak takip ile sınır ötesi harekâtın farklı kavramlar olduğunu izah ederek başlamıştı:"Şimdi, kavramları netleştirmeye çalışalım. Sıcak takip başka bir kavram, sınır ötesi harekât başka bir kavram. Sınır ötesi harekâtın, sıcak takibin ayrı kavramlar olarak terazinin içine konulmaması gerekir." Ayrı kavramlar Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, son günlerde Türkiye'nin ulusal ve uluslararası hukuktan doğan haklarından sık söz ediyorlar. Türkiye'nin gerekli olduğunda bu haklarını kullanacağını vurguluyorlar.Bu haklar ve hukuki dayanakları nedir?Org. Başbuğ, bu konuya açıklık getirmiş ve şu bilgiyi vermişti:"Önce milli hukukumuza bakalım: Bu konuda acaba bizim kanunlarımızda bir hüküm var mı? Var. 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesi. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunu. Bu konuyu açık şekilde ortaya koyalım. Aynen okuyorum: Olayların sınır illeri veya bu illerin mücavir bölgelerinde cereyan etmesi ve eylemcilerin eylemlerini müteakip komşu ülke topraklarına sığındıklarının tespit edilmesi durumunda valinin talebi üzerine ilgili komutan eylemcileri ele geçirme veya tesirsiz hale getirme maksadı ile her defasında Genelkurmay Başkanlığı kanalı ile hükümetin müsaadesi tahtında ihtiyaca göre Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı unsurları ile -şimdi lütfen bu ifadeye dikkat edin- komşu ülkenin mutabakatı alınmak suretiyle mahdut hedefli sınır ötesi harekât planlayıp icra edebilir." İç hukuk Org. Başbuğ, uluslararası hukuki durumu ise şöyle açıklamıştı:"2 Mart 2005 tarihli BM Genel Sekreteri'nin bir raporu var. Bunun 6. maddesinde diyor ki: Bir askeri harekât yapılacaksa kuvvetlerin kullanılacağı ülkenin mutabakatını alacaksınız."Org. Başbuğ, olayı somuta indirgeyerek şöyle devam etmişti:"Yani Irak hükümetinden ilk önce istekte bulunacaksınız. Ne istekte bulunacağınız çok açık. 1373 ve 1546 (BM kararları) var. Bunların yerine getirilmesini (isteyecekseniz). Bunları yerine getirme gücü var mı? Niyeti var mı? Bakarsınız. Peki olmadı, ne olacak? Belki asıl kritik sual bu. Eğer karşı tarafın istediğinizi imkânsızlık veya niyet (nedeniyle) karşılayamama gibi bir durumu varsa, otoritelere göre, BM Şartı'nın 51. maddesine göre sizin meşru müdafaa hakkınız doğar." Uluslararası hukuk Bu hukuki çerçeveye batığımızda, Türkiye bugün hangi aşamada?Türkiye, uluslararası hukukun öngördüğü ilk aşamada. Irak ve ABD'den, Irak topraklarından Türkiye'ye yapılan saldırıları önlemesini talep etmiş durumda. Bu talep "imkânsızlık veya niyet" nedenleriyle karşılanmazsa, o zaman, 51. maddenin olanak tanıdığı "meşru müdafaa" aşamasına gelinmiş olacak.Org. Başbuğ'un Temmuz 2005'teki bu açıklamaları bugüne de ışık tutuyor. fbila@milliyet.com.tr Bugünkü durum