Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şener'in yabancı sermayenin uzun vadede kâr transferleriyle çıkışa geçeceği alanlara yönelmesi yerine Türkiye'ye döviz kazandırıcı, istihdam yaratıcı alanlara yönelmesine ilişkin değerlendirmeleri, "Şener yabancı sermayeye karşı mı?" sorularına yol açtı. Hatta Şener'in yaklaşımı, yabancı sermayeye yatırım çağrısı yapan Başbakan Erdoğan ile "çatışma hali" olarak da yorumlandı. Abdüllatif Şener'in yabancı sermaye ile ilgili yaklaşımının esası nedir? Şener nasıl bir mesaj vermek istedi? Şener'e dünkü görüşmemizde bu soruları yönelttik. Verdiği yanıt şöyle: Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şener'in Milliyet'in manşetinden yansıttığımız yabancı sermaye ile ilgili görüşleri tartışma yarattı. "Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Benim görüşlerim gayet açık: 1. Yabancı sermayeye karşı değilim. Yabancı sermaye yararlıdır.2. Özelleştirme gereklidir. 3. Yabancı sermaye yatırımları kısa dönem etkileriyle değil uzun dönem etkileriyle analiz edilmeli ve bu konuda uzun dönem stratejileri yapılmalıdır. Ülkeye giren yabancı sermayenin uzun dönem etkilerinin analiz edilmesi gerektiğine inanıyorum. Benim son günlerde gündeme gelen görüşlerim, kısa dönemle ve sıcak gelişmelerle ilgili değildi. Ben uzun dönem strateji gerekliliğine ilişkin düşüncelerimi açıkladım." Şener, yabancı sermayede döviz getirici alanların özendirilmesi gerektiğini savunurken, "Çin modelini" örnek verdi:"Şimdi yabancı sermayenin öncelikle ilgi gösterdiği alanlara baktığımızda hizmet sektörlerini görüyoruz. Bankacılık var, enerji var, haberleşme var, karayolları var. Bu alanların niteliğine bakıldığında ise ülke içinde üretilen ve tüketilen alanlar olduğunu görüyoruz. Buradan elde edilen değerler ise yabancı sermaye tarafından kâr transferi olarak götürülüyor. İşte ben bu çıkışlara dikkat çektim. Kısa vadede yabancı sermaye girişi cari dengeyi olumlu etkiliyor ama uzun vadede böyle olmuyor. Benim söylemeye çalıştığım, yabancı sermayenin ihracat olanağı bulunan sektörlere doğru özendirilmesi ve yönlendirilmesi. Bu alanlarda ülkeye faydası daha çok olur. Örneğin Çin böyle yapıyor. En fazla yabancı sermaye yatırımı alan ülkelerden biri. Ama Çin yabancı sermaye yatırımıyla ürettiklerini dünya pazarına çıkarıyor ve hâkimiyet kuruyor. Hem üretimi, hem istihdamı, hem de ihracatını artırıyor. Benim uzun vadede strateji gerekir derken kastettiğim, yabancı sermayenin bu faydalarını ön planda tutarak yönlendirmektir." Çin modeli Yabancı sermaye girişleri ve bazı özelleştirmeler konusunda iş dünyasından isimlerin de benzeri görüşler dile getirmeleri, "Şener bu görüşleri mi yansıtıyor?" sorusunu gündeme getirmişti.Şener, soruya "Hayır" yanıtını veriyor:"Ben de zaman zaman iş dünyasından brifingler alıyorum. Örneğin, geçen sene Koç ve Sabancı gruplarıyla TEB'den brifing almıştım. Ama bugünlerde tartışılan görüşlerimin bu brifinglerle ilgisi yok. Sıcak bir gelişmeyle de ilgisi yok. Ben bu görüşlerimi gündeme getirinceye kadar bu konuda ne iş dünyasında ne akademik çevrelerde ne de medyada kapsamlı bir tartışma yapılmamıştı."Şener, sohbetimizin sonunda yabancı sermayenin istihdam ve ihracatı artırıcı uzun vadede kazandırıcı nitelikte yatırımlar yapmasının desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, bu ölçülerin esas alınması gerektiği üzerinde durdu. fbila@milliyet.com.tr İş dünyasının görüşü mü?