Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın "Türkiye Sözleşmesi" ile CHP lideri Baykal'ın "Sözleşme 2000"i, ünlü Filozof Jean - Jacques Rousseau'nun "Toplum Sözleşmesi"ni anımsattı...
Bütün filozoflar gibi "ideal insan", "ideal toplum düzeni"nin peşine düşen Rousseau'nun önerisi, bireylerin bir toplum sözleşmesinde birleştirilmesi...
Aydınlanma Çağı'nda hem "bireysel özgürlüğün" savunucusu, hem de "totalitarizm"in kuramcılarından sayılan ünlü düşünür, tek tek "özel iradeleri" toplayan, hem özel iradelerin isteklerini seslendiren ama hem de onların üstünde bir otorite oluşturan "genel irade" modeli geliştirdi.
"Sözleşmeye imza atanların" oluşturduğu bir toplum modeli.
Rousseau, 200 yıl önce "sözleşmeli toplum"u, yüzyıllar boyu "kadrolu toplum" yaratmaya çalışanlar ve zaman zaman da başaranlara göre ileri bir nokta sayılabilir.
Bugün modern toplumların simgelerinden biri olan anayasalar, "toplum sözleşmesi" sayılabilir.
Cumhurbaşkanı Demirel'in son dönemlerde geliştirdiği "anayasal vatandaşlık" kavramı da bir çeşit "sözleşme" ruhu taşıyor.
Şimdi liderlerimiz 18 Nisan seçimlerine, "sözleşmeli toplum" anlayışıyla gitme eğilimindeler.
Vatandaşla tek tek sözleşme imzalayıp bir anlamda "özel hukuka tabi" alışveriş yapacaklar.
İşbu sözleşmenin taraflarından biri olan siyasi partiler "imzalayan herkese iş ve aş, konut, yüzde 5 enflasyon ve huzur" vermeyi taahhüt ediyorlar. İmza atan vatandaş da bütün bunların karşılığında "oy" vermeyi taahhüt etmiş oluyor.
Hukukta, iki taraflı sözleşmelerde, karşılıklı yükümlülükler (edimler) arasında büyük oransızlık varsa, buna "gabin" hali diyorlar. Ve yükümlülüğü karşı tarafa göre çok fazla olanın "saflığından yararlanma" unsuru dikkate alınarak sözleşme, mahkemelerce "geçersiz" sayılıyor. Tabii "Türkiye Sözleşmesi" veya "Sözleşme 2000"de yetkili mahkemeler belli değil.
Şaka bir yana...
"Sözleşme esprisi" bir propaganda yöntemi. Esası "inandırıcılığa" dayanıyor ki, bir yönüyle toplumda siyasi partilere ve siyasilere karşı güvensizliğini de gösteriyor.
Yoksa, bir siyasi parti, bizzat, bir çeşit sözleşmenin tüzel kişilik olarak tarafıdır. Siyasi partilerin programları da topluma sundukları sözleşmedir. Seçim bildirgeleri de vade farkıyla aynı nitelikte sayılabilir.
Dolayısıyla "sözleşme" yeni değil.
Yeni olmayan bir şey de vatandaş aleyhine hep "gabin" halinin bulunması...




Yazara E-Posta: f.bila@milliyet.com.tr