Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bush'un Suriye konusunda Türkiye'den beklentileri, Erdoğan'ın yaklaşımından farklı. Beyaz Saray'ın, Suriye'nin tutumundan rahatsız olduğu, Irak'taki direnişten Şam yönetimini sorumlu tuttuğu biliniyor. Bu yaklaşımını Erdoğan'a da aktaran Bush'un, Ankara'dan Washington'la paralel bir tutum beklediği görüşmeden yansıyan bir diğer bilgi.Washington, Suriye'nin izole edilmesinden yana. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı ve Başbakan düzeyinde Şam'la sürdürdüğü diyalogdan memnun olmadığı da açık.O kadar ki, Washington kaynaklı haberlere göre, ABD'nin Suriye'ye askeri müdahalesi olasılık dışı değil. Ayrıca ABD askerlerinin sıcak takip gerekçesiyle Suriye topraklarında operasyona yönelmesi de, aynı kaynaklara göre olasılık dahilinde... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı Bush görüşmesinde en çok memnun eden konu, ABD'nin Kıbrıs'ta aldığı tutumdu. En çok rahatsızlık yaratan konunun ise Suriye olduğu anlaşıldı. Bush ile Erdoğan'ın ters düştükleri "Suriye konusu"nun, Türk-ABD ilişkilerinin gelecekte nasıl seyredeceğini belirleyecek en önemli faktörlerden biri olacağı belli. Erdoğan ise Suriye'ye Bush gibi bakmıyor. Cumhurbaşkanı Sezer'in ve kendisinin yaptığı ziyaretlerin, Suriye'nin Lübnan'dan çekilmesinde etkili olduğunu düşünüyor. Ayrıca, Başar Esad'ın başlattığı reformlardan da umutlu. Esad'ın Lübnan'dan çekilmesinin, çok partili yaşama geçiş için Baas kongresinde karar almasının, diğer demokratikleşme girişimlerinin desteklenmesi gerektiğini savunuyor.Kuşkusuz Erdoğan'ın bu türlü değerlendirmeleri, Suriye'nin iç dinamiklerle demokratikleşmesi yönünde önemli adımlar atıldığı ve bir "dış müdahale" olmaksızın, sorunun çözülebileceği mesajı taşıyor. Türkiye'nin Suriye politikasının da bu süreci desteklemek olduğu anlaşılıyor.Ancak Bush, Esad yönetimini bu süreçte desteklemeye ve beklemeye niyetli gözükmüyor. ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmazlık da bu noktada ortaya çıkıyor. Erdoğan'ın yaklaşım farkı Suriye konusunda Erdoğan ve Ankara'yı bekleyen sorunun boyutlarını kavramak için Irak örneğini anımsatmakta fayda var.Bush ve Beyaz Saray'ın, 2002 sonunda henüz Başbakan olmadan bile Erdoğan'a gösterdiği sıcak ilginin Irak konusundaki beklentilerden kaynaklandığı bir sır değil. O dönemde Erdoğan'ın önce AKP lideri, sonra Başbakan olarak Washington'a verdiği umut; Irak operasyonunda kullanılmak üzere Türkiye'de liman ve havaalanlarının ABD tarafından modernize edilmesine olanak sağlayan tezkerenin geçirilmesi; bunu karine gören ABD'nin gemilerini yola çıkarması; ancak sonuçta 1 Mart tezkeresinin geri çevrilmesiyle yaşanan "şok", Bush'ta "derin hayal kırıklığı" yaratmıştı.Bu kırıklığın hâlâ devam ettiği söylenebilir. Bu defaki Bush-Erdoğan buluşmasında 2002 sıcaklığının olmadığı, özellikle ABD basınının ortak kanısı olarak yansıtıldı.Irak konusunda, AKP iktidarının zikzak çizen politikası; ABD'nin bu süreçte ve sonrasında Ankara'nın beklentilerinin çok uzağında durması karşılıklı bir "güven sorunu"na yol açmıştı. Bu ziyaretin sorunu tümüyle çözdüğünü söylemek zor. Irak örneği... Bu koşullarda Bush ve Washington'un, Türkiye'yi "Suriye konusu"nda test etmek istediği söylenebilir. Suriye konusu, Washington nezdinde Türkiye için adeta bir "sınav" gibi görülüyor.Bush'un ise, "ya bendensin ya karşıdan" diyerek başka seçeneklere kapalı politikası, Irak deneyiminden biliniyor.Türkiye'nin her konuda ABD gibi düşünüp davranması elbette gerekmiyor. Ancak, Ankara'nın, Irak sorununda düştüğü hatayı tekrarlamaması, zikzak çizmeden, Suriye konusundaki politikasını netleştirmesi, bu politikasının arkasında durması, tutamayacağı sözler vermemesi de gerekiyor.ABD, Ankara'nın kapısını çalmadan Ankara tutumunu kesinleştirmeli. fbila@milliyet.com.tr Türkiye için 'sınav'