Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BELGRAD
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la Halep’ten dönen Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ile İstanbul’da buluştuk ve Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a devam ettik.
Prof. Dr. Davutoğlu, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya’da, “stratejik derinlik” tezine uygun diplomasiye hız vermiş görünüyor.
Davutoğlu’yla İstanbul’dan Belgrad’a uçarken, bir süre önce Irak’la oluşturulan Stratejik Konsey’in Suriye ile de oluşturulacağını öğreniyoruz.

İki devlet, bir hükümet
Davutoğlu, Halep izlenimlerini aktarırken Suriye ile ilişkilerin mükemmel bir seviyede olduğunu vurguladı. 1996 Adana Mutabakatı’ndan bu yana iyileşmeye yüz tutan Ankara-Şam ilişkilerinin, iki ülke başbakanlarının başkanlığında yapılacak ortak kabine toplantısıyla daha da pekişeceğini belirterek şu bilgiyi verdi:
“Irak’la oluşturduğumuz Stratejik İşbirliği Konseyi’ni Suriye ile de kuracağız. Benim icracı 8 bakan arkadaşımla Dışişleri’nde yaptığım toplantının hedefi de buydu. Bu yöntemle komşularımızla, ‘sıfır problem’ hedefine dayalı bir ilişki geliştireceğiz ve bu ilişkileri maksimum düzeyde tutacağız. Şimdi Türkiye ile Suriye arasında ortak kabine toplantısını hazırlıyoruz.
Hedefimiz iki devlet, bir kabine modeli ile çalışmak. Ekonomiden güvenliğe her alanda. Aslında bu model dünyada uygulanıyor. Fransa ile Almanya, ABD ile Meksika arasındaki ilişki buna örnektir. Biz de bu modeli Irak ve Suriye’den başlayarak hayata geçireceğiz.”

Bütün komşulara yayılacak
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Davutoğlu, Irak ve Suriye ile geliştirilen Stratejik İşbirliği Konseyi oluşumunu bütün komşulara yaymayı amaçladıklarını da söyledi ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“Biz komşularımızla düşman değiliz. Pozitif bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz. İlkesel olarak bütün komşularla sıfır probleme dayalı bir ilişki geliştireceğiz. Stratejik işbirliğini hedefleyen ortak kabine toplantılarını sadece Irak ve Suriye ile değil bütün komşularımızla; İran’la, Gürcistan’la, Yunanistan’la, Bulgaristan’la da geliştirmeyi düşünüyoruz.”

AB’ye alternatif değil
Prof. Dr. Davutoğlu, ortak kabine toplantılarının çalışma modelini şöyle özetledi:
“Özellikle icracı bakanlıklarımız Irak ve Suriye’deki muadil bakanlıklarla yılda birkaç kez işbirliği amaçlı olarak bir araya gelecek ve toplantılar yapacaklar. Bu aşamadan sonra başbakanların ortak başkanlığında mini kabine toplantıları düzenlenecek. Ve her alanda ortak adımlar atılacak. Bu; ekonomik, ticari, sosyal, kültürel ve güvenlik alanlarında ilişkilerin pekiştirilmesini sağlayacak.”
Davutoğlu, kurulacak bu ilişkilerin Avrupa Birliği benzeri bir ilişkiye dönüşüp dönüşemeyeceği konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu model, Avrupa Birliği’ne bir alternatif değil. Bizim amacımız Ortadoğu’yla, Balkanlar’la, Kafkaslar’la entegre bir ilişki ağı geliştirmek. Amaç bu. Türkiye bu entegrasyona demokrasisiyle, devlet geleneği ve deneyimiyle, teknolojisi ve ekonomisiyle büyük katkı sağlayacak konumdadır. Şimdi Halep’ten geldik, Belgrad’a uçuyoruz. Ne arıyoruz? Bizim aradığımız, Balkanlar’da, Ortadoğu’da, Kafkasya’da, Orta Asya’da sağlam ilişkiler geliştirmek ve bu ilişkilere dayanmaktır.”

Türkiye yenileniyor
Prof. Dr. Davutoğlu, dünyanın bir yenileşme geçirdiğine dikkati çekerek, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın da sözlerini anımsattı. Clinton’ın dünyanın yükselen yedi ülkesiyle ilişkileri geliştirmeyi amaçladıklarını açıklarken, Çin’i, Hindistan’ı, Rusya’yı, Türkiye’yi, Brezilya’yı, Güney Afrika’yı ve Endonezya’yı saydığını belirtti.
Bu ülkelerin en küçüğünün Türkiye olduğunu vurgulayan Davutoğlu, buna karşın demokrasisi, ekonomisi, teknolojisi, tarihi ve kültürü ile en güçlülerden biri olduğunu da vurguladı. Bu ülkelerin hepsinin etkili olduğu bir hinterlandı olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, Türkiye’nin de bu potansiyele sahip bir ülke konumunda bulunduğunu kaydetti.
Davutoğlu, bu ülkelerin hepsinin büyük bir yenilenmeden geçtiğini unutmamak gerektiğine vurgu yaptı, Türkiye’nin de Avrupa Birliği sürecinde yenilenmekte olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin, yenileşme süreci içinde siyasi istikrarı korumasının ve demokrasisini derinleştirmesinin en büyük gücü olacağına dikkati çekti.

Osmanlı’nın uç beyliği
Belgrad’daki temaslarını tamamlayan Davutoğlu ile bugün Sırbistan’ın Sancak bölgesine gideceğiz. Üçte ikisi Sırbistan, üçte biri Karadağ topraklarında olan bu bölgeye Sancak adı verilmesinin nedeni, Osmanlı’nın 500 yıl boyunca uç beyliği olması. Davutoğlu, hem Sırbistan hem de Karadağ ziyaretlerinde Sancak’taki soydaşlarımızla bir araya gelecek.