Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, söz konusu yasanın bir tazminat ödeme yöntemi düzenlediğini belirtti. Yöntem, terörden zarar görenlerin, mahkemeye gitmelerine gerek kalmadan, illerde kurulacak komisyonlara başvurmaları, uğradıkları zararı tespit ettirdikten sonra, idareden tazminatlarını almaları biçiminde özetlenebilir. Bakan Çiçek, bu yönteme "sulhen tazminat" diyor. Mahkeme kararı gerektirmeden, idareyle vatandaşın uzlaşması sonucu gerekli ödemenin yapılması...Bu yöntem kişilerin önce iç hukuk yollarına başvurmaları, onları tüketmeleri halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitmeleri, Türkiye aleyhine kararlar aldırıp, tazminat istemeleri gibi yöntemlere yönelmelerini önlüyor.Yasa yürürlüğe girdiğinde terörden zarar görenlerin 60 gün, on yıl önceye kadar zarar görmüş olanların ise bir yıl içinde başvurmaları halinde, tazminatları ödenecek. Adalet Bakanlığı'nın, "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması" hakkında yasa hazırlığı yaptığını dün duyurmuştuk. Taslak, Başbakanlık'ta. Tasarı haline getirilip en kısa sürede Meclis'e sevk edilecek. Terörden ve terörle mücadeleden, terörle mücadele amacıyla alınan önlemlerden zarar gören kişi ve özel hukuk tüzel kişilerinin zararları kurulacak fondan karşılanacak. Adalet Bakanlığı'nın terör tazminatı düzenlemesine gitmesinin iki önemli gerekçesi var: Birincisi, insan haklarına saygılı sosyal devlet anlayışı, ikincisi ise Kopenhag kriterleri...Bu iki dayanak, yasa çalışmasının gerekçesinde şöyle ifade ediliyor:"Temelde devletin anayasal düzenini yıkmayı amaçlayan terör eylemlerinin zarar gören kişilere karşı kişisel husumetten ileri gelmediği bilinmektedir. Terör eylemlerine hedef olan kişiler kendi kusur ve eylemleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olarak zarar görmektedirler. Devleti ve toplumu hedef alan eylemlerden doğan zararın mağdur kişinin üzerinde bırakılması, hak ve menfaat kurallarıyla bağdaşmaz. Ortaya çıkan zararın paylaştırılması, toplumun diğer kesimleri ile zarara uğramış kişiler arasında fedakarlığın denkleştirilmesi, hakkaniyet ve sosyal hukuk devleti ilkelerinin bir gereğidir. Kişilere verilen zararlar, ister terör örgütlerinin eylemlerinden ister terörle mücadele sırasında devletçe alınan tedbirlerden kaynaklanmış olsun; bu zararların belirtilen ilkeler uyarınca karşılanması, devlete olan güveni pekiştirecek; vatandaş - devlet kaynaşmasını artıracak, terörle mücadeleye ve toplumsal barışa önemli katkıda bulunacaktır. Terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve güvenlik güçlerinin kazandığı olağanüstü başarının sosyal ve ekonomik tedbirlerle desteklenmesi zorunluluğu toplumumuzun bütün kesimlerince kabul edilmektedir."İkinci gerekçe ise Kopenhag siyasi kriterleriyle ilgili. Bu gerekçe de şöyle yer alıyor:"Öte yandan Avrupa Birliği müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı'nın (2.1.Siyasi Kriterler) başlıklı bölümünün (2.1.5 İnsan Hakları İhlalleri Sonuçlarının Düzeltilmesi İmkanlarının Güçlendirilmesi) başlığı altında Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanun Tasarısı'nın orta vadede yasalaşması öngörülmüştür."Yasanın genel gerekçesi şu değerlendirmeyi de taşıyor:"Bu çerçeve içinde yapılan çalışmalar sonucunda terör nedeniyle veya terörle mücadele sırasında veya sonucunda zarar gören kişilerin zararlarının yargı yoluna gitmelerine gerek kalmadan, idarece en kısa süre içinde ve sulh yoluyla karşılanması, Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'ne ancak bu yolla sonuç alamayanların haklı iddialarının varlığı halinde başvurmaları, verilen tazminat miktarlarının haksız zenginleşme aracı olarak kullanılmasının önlenmesi amacıyla bu tasarı hazırlanmıştır." Kopenhag kriteri Adalet Bakanlığı, dolayısıyla hükümet, bu yaklaşımıyla, terörle mücadele amacıyla alınan önlemlerden zarar görenler de dahil, teröre dayalı zararlarda devletin kusuru olsun veya olmasın, "kusursuz sorumluluk" ilkesini benimsemiş oluyor. İnsan haklarına saygılı sosyal hukuk devleti olmanın bir gereği olarak tazminat yöntemi belirliyor.Bu olanak istismar edilebilir mi? Kişiler, terör örgütleri tarafından yönlendirilebilir mi? Tazminatlardan zorla pay almak için baskı oluşturabilir mi? Devlet tazminat ödemeyi kabul ettiğinde arkasından ceza davaları açılabilir mi?Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bu sorularımızı yanıtlarken ceza davasının söz konusu olmayacağını, diğer olasılıklarla ilgili önlemlerin de devletçe alınacağını, kurulacak komisyonların her türlü incelemeyi yapacaklarını vurguladı.Çiçek'in yaklaşımlarından ve gerekçeden de anlaşılıyor ki, temel amaçlardan biri de, terör mağdurlarını siyasi olarak yönlendirip mahkemelerde Türkiye'yi mahkum ettirme çabalarının önüne geçilmesi...Yerli Loizidu'ların yaratılmaması... fbila@milliyet.com.tr Yerli Loizidu'lar olmasın