Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yön Sadece Türk kamuoyunun değil dünyanın gözü de Ankara'nın alacağı kararlarda. Kararlar dün açıklandı. Terörle Mücadele Yüksek Kurulu, sınır ötesi operasyon dahil olmak üzere, hukuki, ekonomik ve siyasi her türlü tedbirin alınması için görevli kurum ve kuruluşlara gerekli talimatları verdi.Terörle mücadele tartışmalarında askeri ve siyasi boyutu ayrı ayrı ele alalım.Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'ndan sınır ötesi harekât için TBMM'ye tezkere sevk etme kararı çıktı diyebiliriz. "Hukuki talimat" ifadesi bu konuda bir hazırlığı içeriyor. Tezkere hemen sevk edilebileceği gibi, bayramdan sonraya da kalabilir.Diğer önlemlere gelince...Kuzey Irak'ın hayat damarlarını etkileyecek kararlar da arka arkaya çıkabilir. Örneğin, Habur Sınır Kapısı'ndan geçişlerin sınırlandırılması veya durdurulması, elektriğin kesilmesi, lojistik sevkiyatın askıya alınması gibi... 15 askerin şehit edilmesi terör ve terörle mücadeleyi yeniden gündemin ilk sırasına taşıdı. Terörle mücadelenin sadece askeri mücadele olmadığı sık sık söyleniyor. Elbette terörle mücadelenin birçok boyutu var. Ama buradan şu sonuç da çıkarılmamalı:"Askeri mücadele ile sonuç alınamıyor, o halde, askeri mücadele bir tarafa bırakılıp, ekonomik-sosyal, kültürel ve siyasi alana bakalım."Bu yanlış bir yaklaşımdır. Terör devam ettiği sürece, askeri mücadele de sürecektir.Bu bağlamda sınır ötesi harekât da gündemde. Yapılır ama bu sorunu çözmez, daha önce de yapıldı, sonuç alınamadı gerekçesiyle sınır ötesi harekâta karşı görüşler öne sürülüyor. Bir sınır ötesi harekât daha yapılması elbette terörü sıfırlamayacaktır. Genelkurmay Başkanı böyle bir harekâtın caydırıcılık etkisinden psikolojik etkisine kadar birçok yararının olacağını söylemişti. Bunlar bir tarafa, sınır ötesinde en azından güvenlik şeridi biçiminde uzun süre kalacak bir önlem alınmadıkça durum eski haline dönecektir. Bu harekâtın hâkimiyeti kalıcı kılacak biçimde yapılması gerekiyor. Bunun için de ABD ile bir uzlaşmaya varılması gerektiği de gerçek.Şu ana kadarki tutumu, ABD'nin Türk askerinin Kuzey Irak'a girmesini istemediği, girse bile uzun süre kalmasına karşı olduğunu gösteriyor.ABD'ye rağmen Türkiye'nin bunu yapmaya gücü yeter mi?Onun takdir ve tayini hükümete ve TSK'ya düşüyor? Askeri boyut Siyasi boyuta gelince...Doğu ve Güneydoğu'ya yatırım yapılması, iş imkânı açılması, refahın yükseltilmesi ve benzeri ekonomik önlemler veya eski deyimle "paket"ler açılması...Bunlar terörün beslendiği ortamı zayıflatmak açısından bir etkisi olsa bile, bire bir sonuç vermeyecektir. Olayın ekonomik gelişmelere bağlılığı ve bağımlılığı zayıflamıştır. Ekonomiden bağımsız bir şekilde de PKK örgütü ve siyasi görüşlerini ve partilerini savunan bir kesimin oluştuğu gerçektir. Bu kesimin talepleri ekonomik olmaktan çok siyasidir. Anayasada Kürtlerin yer almasından, Kürtçe eğitime kadar politik içerikli talepler söz konusudur.Ki bunlar da PKK ve aynı çizgideki siyasi parti açısından Öcalan'ın yakalanması sonrasında "geriledikleri talep çizgisi"dir.Bu süreçte, AB konjonktürünün yarattığı koşulların da katkısıyla, anadil serbestliği, Kürtçe kurslar ve yayınlar gibi birçok adım da atılmıştır.Bu iş sadece asayiş işi değildir derken, alınacak önlemler veya atılacak adımlar arasında, anayasaya "iki kurucu ulus" dercedilmesi, eğitimin Türkçe ve Kürtçe iki dilde yapılmasına anayasal olanak sağlanması gibi taleplerin kabul edilmesi kastediliyorsa, bu hayalci bir bekleyiştir. fbila@milliyet.com.tr Siyasi boyut